Yazılım Dünyasında 2024 Trendleri

Muhammed Hilmi Koca
40 min readApr 2, 2024

Geleneksel “Yazılım Dünyasında Trendler” serisinin 5. sayısı olan 2024 versiyonu ile ancak karşınızdayız. (2020, 2021, 2022, 2023)

Bu sene iş ve kişisel yoğunluğum nedeniyle epey geç başladım yazarlara ulaşıp yazıları toplama sürecine. Bu nedenle de kısıtlı zamanda daha az yazarın müsaitliğini yakalayabildim. Diğer yandan önceki senelerde olduğu gibi 2 dönem kuralına takılan yazarlarımız oldu. Bu sebeplerden maalesef ana akım diyebileceğimiz web geliştirme ve yapay zeka dışındaki çoğu alanda planladığım sayıda uzmana ulaşamadım. Bu konuda alan çeşitliliğini sağlamak için(başta oyun geliştirme, mobil geliştirme, veri bilimi, fonksiyonel programlama, gömülü programlama, aviyonik, blockchain…) tavsiye edeceğiniz uzmanlarla bana yardımcı olursanız çok memnun olurum.

Bu sayıda alanında uzman on altı kişinin görüşlerini okuyacaksınız. Konularda doğal olarak yapay zeka uygulamaları ağırlıkta oldu. Pandemi sonrası değişen çalışma koşulları ve sektördeki daralma da göze çarpan diğer başlıca konular diyebilirim.

Geçen senelerde olduğu gibi bu sene de içerikte çeşitliliği sağlamak için yazarlarımızdan sınırları oldukça geniş çizilmiş “serbest bir format” istedim. Kimi yazarlarımız tek bir uzmanlık alanında, kimileri dokundukları farklı alanlarda değerli görüşlerini paylaştı. Yine kimileri teknik konulara(dil, framework vs), kimileri daha soyut olan süreçlere, metodolojilere odaklandı. Velhasıl her biri kendi perspektifinden okurlara değer katacak öngörülerini, tavsiyelerini paylaştı.

Rapora geçmeden önce bizlerle değerli görüşlerini paylaşan tüm yazarlarımıza(Arda Çetinkaya, Ayyüce Kızrak, Ceyhun Cem Süsal, Elif Boncuk, Emre Mert, Fatih Hayrioğlu, Gizem Saruhan, Gökmen Görgen, Görkem Çetin, Nesrin Aşan, Onur Dayıbaşı, Ömer Çıtak, Selin Tunç, Turan Sert, Umut Gökbayrak, Ziyahan Albeniz), dokümanın PDF formatını hazırlayan Tarık Çayır’a teşekkür ediyorum.

Not: Yazarlar alfabetik olarak sıralanmıştır.

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@afgprogrammer

Tasarım: Tarık Çayır

Kürasyon: Muhammed Hilmi Koca

E-kitap(PDF) Formatı: https://drive.google.com/file/d/1GpqsVawJf9z4BSxfUq2AE6JIYUvFdXJ_/view?usp=sharing

Arda Çetinkaya

Solution Architect

2024 yazılım dünyası için yapay zekanın sorgulandığı, artık daha verimli bir şekilde kullanılmaya başladığı bir yıl olacak düşüncesindeyim. Son 3–4 yılda yapay zekâ metotlarının ve araçlarının geldiği noktayı biraz eğlenerek anlamaya çalıştık. “Generative AI” ya da üretken yapay zekâ çözümleri ile görseller, yazılar yaratarak güldük eğlendik…Yapay zekanın oldukça geçerli bir seviyede kodlar üretebildiğini de tecrübe ettik. 2024 ile beraber yazılım süreçleri içerisinde artık yapay zekâ (AI) daha ciddi bir oyuncu olacak diye düşünüyorum.

Yazılan kodların, “code review” süreçleri ya da “re-factoring” gereksinimlerinde yapay zekanın tercih edilmesi ya da konumlandırılmaya başlanması ile süreçler verimli hale getirilmeye çalışılacak diye düşünüyorum. GitHub Copilot gibi araçları kod entegrasyon süreçlerine dahil eden, etmeye çalışan firmalar var bile…

Bu adımların somutlaşmaya başlaması ile beraber, orta vadede firmaların kendi kod envanterlerine göre oluşturulmuş dil modelleri, kod geliştirme süreçlerine dahil olmaya başlayabilir. Bir iş gereksiniminin, yapay zekâ sayesinde şirketlerin ya da organizasyonların kendi standartlarını koruyarak kodlanarak çözümlenmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Yazılım dillerine ya da platformlarına, avantajları ve kullanım alanları farkındalığı ile artık daha doğru yaklaşıldığını düşünüyorum. Eskisi gibi, ölümüne bir dili ya da platformu artık savunmuyoruz. Değil mi? Yoksa hala savunuyor muyuz? Aman diyim, sakın…:) Yazılım dillerinin gelişmesi de artık belli bir olgunluğa eriştiğini düşünüyorum. Artık gerçekten ihtiyaçlara göre, düzenli bir şekilde yenilikler geliyor. Bundan dolayı da çözümlerde kullanılırken, ihtiyaçlar doğrultusunda en uygun olanın seçilebildiğini düşünüyorum artık. Ama son 2–3 yılda daha bir sesi duyulan Rust dilinin, ihtiyaçlar doğrultusunda, performans ve kaynak kullanımı açısından bu sene daha bir öne çıkacağını hissediyorum. (Kendime not: O’Reilly Programming Rust kitabını okumayı bitir artık)

Yapay zekanın da artık oyunun içinde olması, “no code” araçlarına dikkati biraz daha çekecektir. Yazılımcılar olarak belki hala pek güvenilir bulmasak da, “no code” araçlar ile yazılım bilmeyen kişilerin de oyunun içinde olmaya başlaması; sadece bu yıl için değil, orta vadede başka gelişmeleri de sağlayacaktır.

“Cloud” platformları artık birer “varsayılan” haline geldi. Platformlara ulaşmanın kolay olması ve servislerin gerçekten çok olgun olması, “cloud” platformlarının yazılım dünyasındaki yerini koruyacak. Ama maliyetler ya da dünya şartlarından dolayı olabilecek risklerden dolayı her zaman gündemde olan “cloud exit strategy” biraz daha önem kazanabilir diye düşünüyorum. Platform bağımlılığını ortadan kaldırmak için “cloud-native” çözümler 2024’te hala çok sıcak bir konu olacak, olmalı da…

IoT diyoruz uzun süredir ama açıkçası hala hayal ettiğim gibi olmadı hiçbir şey. Covid dönemi, biraz 5G entegrasyonunu etkiledi ve bundan dolayı da cihazların birbirleri ile olan etkileşim fırsatlarını yavaşlattı diye düşünüyorum. Ama yine VR ve AR gözlüklerinin ısınması, sanal dünya ile gerçek dünyanın etkileşimde olabilmesinin de altını açacaktır ve IoT çözümler biraz daha görünür hale gelmeye başlayacaktır diye düşünüyorum.

Yapay zeka ile başladım, yine yapay zeka ile bitirim. 2024 ile beraber, yazılımcılar için “prompt engineering” yetkinliği önemli olmaya başlayacaktır diye düşünüyorum. Yapay zeka yazılımcıların işini almayacak ama, yapay zeka ile daha kolay ve daha farkında bir etkileşimde olan yazılımcıların bir adım önde olacağını düşünüyorum. Büyük dil modelleri ile etkileşimde olurken, onlara sorulan sorular ya da

paylaşılan ifadeler sonuç kalitesine etki ettiğini için artık yavaştan iş ilanlarında bu farkındalığın da aranmaya başlayacağını düşünüyorum. Belki biraz ütopik oldu ama artık yaşayarak göreceğiz sanırım…

Bir daha görüşünceye kadar, mutlu kodlamalar…

Ayyüce Kızrak

Artificial Intelligence Specialist   

Yine, yeni yeniden merhaba yapay zekâ meraklıları! Buradayız çünkü yapay zekâ dünyası, her yıl bir öncekini aratmayacak şekilde hız kazanmaya devam ediyor. 2023, yapay zekâ tarihinde adeta bir milat gibiydi. Bu teknolojinin hayatımızdaki yerini artık inkâr edemeyiz, değil mi? Eğlenceli ve bir o kadar da karmaşık bu dünyada, teknik yenilikler, hukuki düzenlemeler ve tabii ki ekonomik etkilerle dolu bir yılı geride bıraktık. Şimdi, 2023'te yaşananları bir gözden geçirip, 2024'te bizi nelerin beklediğini keşfetme zamanı. Hazırsanız, kemerlerinizi bağlayın ve yapay zekâ roketimize binin! Ne de olsa bu yıl herkes roketlere de aşina oldu ve artık bir astronotumuz var.

ChatGPT, DALL-E tarafından üretildi.

Teknik Yenilikler ve Gelişmeler

2023, yapay zekânın sınırlarını zorlayıp “Bunu da mı yapabiliyorsun?” dedirten yeniliklerle doluydu. GPT-4, doğal dil işleme dünyasında yeni bir sayfa açtı; artık daha anlayışlı, duyarlı ve nüanslı yanıtlar vermeye başladı. Bu, eğitimden sağlığa, müşteri hizmetlerinden yazılım geliştirmeye kadar birçok alanda inovasyonun kapılarını araladı.

  1. Üretken Yapay Zekâ (Generative AI) Teknolojilerindeki; metin, görüntü, ses ve video içerikleri üretebilme yetenekleriyle dikkat çekti. Özellikle GPT-4, görsel algılama yeteneği sayesinde, metin tabanlı sorulara görsellerle de yanıt verebilir hale geldi. DALL-E’yi artık ChatGPT entegre şekilde kullanabilmeye başladık.
  2. Microsoft, ChatGPT’yi Bing arama motoru ve Windows 11 işletim sistemi ile entegre etti, kullanıcıların doğal dil işleme teknolojisine daha kolay erişim sağlamasına olanak tanıdı. Bu tür entegrasyonlar, GPT teknolojisini günlük dijital deneyimlerin bir parçası haline getirdi.
  3. NVIDIA, yapay zekâ çözümlerine yönelik geliştirdiği donanımlarla altın çağını yaşamaya 2023'te de devam etti. Spectrum-X serisi, yapay zekâ uygulamaları için büyük ölçekli verilerin hızlı ve kayıpsız aktarımını sağlayan bir platform olarak tanıtıldı. Bu inovasyon, NVIDIA’nın 1 trilyon dolarlık şirketler listesine adım atmasını sağladı. Ayrıca, NVIDIA’nın yapay zekâ alanındaki çalışmaları, karbon maliyeti ve muazzam enerji ihtiyacı gibi konuların yanı sıra, sektördeki inovasyonları ve gelişmeleri de destekleyen önemli adımlar olarak görülüyor.
  4. Yapay zekâ destekli uygulamalar, kullanıcı deneyimini zenginleştiren yenilikçi özellikler sunmaya başladı. Örneğin, LG’nin uyku teknolojileri, kullanıcıların uyku kalitesini artırmaya yönelik geliştirmeler içerirken, ReFace ve NVIDIA gibi şirketler, kişiselleştirilmiş içerik üretiminde yapay zekâ kullanımını ileriye taşıdı.
  5. Google’ın MusicLM gibi projeleri, yapay zekânın sanat ve yaratıcılık alanlarındaki potansiyelini ortaya koydu. Bu projeler, yapay zekânın insan yaratıcılığını destekleyici bir araç olarak kullanılabileceğini gösterdi.
  6. WeChat, OpenAI’nin ChatGPT’sini kullanım dışı bıraktı.
  7. DoNotPay, yapay zekâ desteğiyle hukuki destek sunarak tarihte ilk kez bir mahkemede yapay zekâ kullanımını sağladı.
  8. Apple, kitapları yapay zekâ desteğiyle seslendirme hizmeti sunmaya başladı.
  9. NVIDIA, Gen-1 adıyla yeni videolar üreten bir yapay zekâ çözümünü tanıttı.
  10. Google ve Stanford Üniversitesi, yapay zekâ destekli sanal karakter platformu geliştirdi.

Hukuki Düzenlemeler ve Etik Çerçeveler

Yapay zekânın yaygınlaşmasıyla, “Bu robot benim şarkımı çaldı mı?” gibi soruların cevapları daha da önem kazandı. 2023'te birçok ülke, yapay zekâ tarafından üretilen içeriklerin hukuki statüsünü netleştirmeye çalıştı. Avrupa Birliği ve ABD, yapay zekâyı düzenleyecek ortak yönetmelikler üzerinde çalışmalarını sürdürdü; bu, hem yapay zekânın iyi taraflarını kullanmamızı hem de “kötü robot” senaryolarından kaçınmamızı sağlayacak.

  1. Avrupa Birliği, yapay zekâ uygulamalarını düzenleyecek yasayı onayladı. Bu düzenleme, yapay zekâ hizmetlerini şeffaflık ve güvenlik ekseninde yaptırımlara tabi tutuyor. Düzenleme, sosyal puanlama, biyometrik veri toplama ve öngörüye dayalı karar mekanizmalarını yasak kapsamına alıyor. Çocuklara yönelik uygulamalar da sıkı şekilde denetime tabi tutulacak. ChatGPT ve benzeri botlar da şeffaflık ilkesine tabi olacak ve sunduğu verileri hangi kaynaklardan topladığını belirtmek zorunda kalacak.
  2. Avrupa Birliği ve ABD, yapay zekâ çalışmalarını düzenleyecek ortak yönetmelik için çalışmalarını sürdürüyor. Bu ortak çalışmalar, yapay zekâ teknolojilerinin etik kullanımını ve düzenlenmesini hedefleyerek, sektördeki belirsizlikleri gidermeyi ve standartları belirlemeyi amaçlıyor.
  3. ABD ve Çin gibi ülkeler, yapay zekânın askerî kullanımını sınırlamaya yönelik anlaşmalar imzalarken, özel sektörde de benzer düzenlemeler gündeme geldi.
  4. Getty Images’in Stability AI’a karşı açtığı dava, yapay zekâ üretimi görsellerin telif hakkı konularını gündeme getirdi. Bu tür olaylar, yapay zekâ teknolojilerinin hukuki çerçevesinin şekillendirilmesinde önemli bir rol oynuyor.
  5. Yılın sonlarına doğru New York Times veri kaynaklarının OpenAI şirketinin GPT eğitiminde kullanılması konusununda telif davası açtı.

Ekonomik Etkiler

Yapay zekâ teknolojilerine yapılan yatırımlar 2023'te göz kamaştırıcı bir hızla arttı ve bu trendin 2024'te de devam etmesi bekleniyor. Sağlık, finans ve eğitim teknolojileri özellikle dikkat çeken alanlar oldu. Ancak yapay zekânın ekonomi üzerindeki etkileri sadece yatırım alanlarında değil, iş yapış şekilleri, beceriler ve iş piyasasının dinamiklerinde de kendini gösteriyor.

  • İş Yapış Şekillerinde Dönüşüm: Yapay zekâ, iş süreçlerini otomatize ederek ve veri analizi yetenekleriyle iş yapış şekillerini kökten değiştiriyor. Özellikle karar alma süreçlerinde veriye dayalı yaklaşımların benimsenmesi, işletmelerin daha hızlı ve etkili kararlar almasını sağlıyor.
  • Becerilerde Yeniden Şekillenme: Yapay zekâ bazı becerileri eskimiş hale getirirken, yeni beceri setlerine olan talebi artırıyor.
  • İş Kayıpları ve Kazanımları: IMF’ye göre, yapay zekânın küresel istihdamın %40'ını etkileyeceği öngörülüyor. Bu, hem yüksek ücretli pozisyonlarda hem de orta seviye işlerde işten çıkarmaların yaşanabileceği anlamına geliyor. Ancak, düşük gelirli ve yaşlı işçilerin daha fazla risk altında olduğu, yeniden eğitim programları ve sosyal güvenlik ağlarının öneminin altı çiziliyor.

Yapay zekânın 2035 yılına kadar dünya çapında ülkelere göre gerçek brüt katma değer üzerindeki potansiyel etkisi

Bu dönüşüm sürecinde, ülkelerin yapay zekâ teknolojilerini kucaklayarak ekonomik faydaları maksimize etmeleri ve olası olumsuz etkileri azaltacak politikalar geliştirmeleri gerekiyor. Yapay zekânın sunduğu avantajlardan en iyi şekilde yararlanabilmek için, iş gücünün bu yeni teknolojilere uyum sağlayabilmesi için gerekli becerileri kazanmalarına yardımcı olunmalıdır.

2024 ve Ötesi

2024'te yapay zekâ, hayatımızın her alanında daha entegre bir şekilde yer alacak. Sürdürülebilir yapay zekâ, çevresel sürdürülebilirlik konusunda bize yardımcı olacak. Etik yönetişim ve veri güvenliği, önümüzdeki yılın anahtar kelimeleri olacak.

Ve unutmayın, yapay zekâ dünyasında tek sabit şey değişimin kendisidir. Şimdiden heyecanlanmaya başladıysanız, yanlız değilsiniz. Yeni yılda, yapay zekânın nasıl yeni sınırlar zorlayacağını birlikte keşfetmeye hazır olun!

Yapay zekânın geleceği parlak; ve evet, biraz da karmaşık. Bu heyecan verici yolculukta birlikte ilerleyelim! Seneye görüşmek üzere.

Ceyhun Cem Süsal

VP of Technology

Yazının İngilizce orijinali şurada.

2024 Teknoloji Dünyası: Yapay Zeka ile Başlayan Hızlı Değişim

2024'e derinlemesine baktığımızda, teknoloji dünyası, yapay zekanın alanlarından sıfırıncı gün güvenlik açıklarının karmaşık zorluklarına kadar yeniliklerle dolup taşıyor. 2024 bu anlamda ciddi teknolojik gelişmeleri beraberinde getiren belirleyici bir yıl olacak gibi. Günlük hayatımızı yeniden tanımlama, küresel ekonomik dünyayı dönüştürme ve toplumsal yapıları şekillendirme sözü veren bir teknoloji devriminin habercisi niteliğinde bir yıl.

Bu yazıda, 2024'ün anahtar teknoloji trendlerini açığa çıkarmak için bir yolculuğa çıkıyoruz, bu trendlerin endüstrileri devrimleştirme, etik paradigmalara meydan okuma ve uzun süredir devam eden sorunlara yenilikçi çözümler üretme potansiyellerini keşfediyoruz. Bütün bu yazdıklarımdan anlayabileceğiniz gibi klasik yazılım geliştirme süreçlerinin çok daha ötesine geçen birçok yeniliğe adapte olmamızı gerektiren bir yıl.

Yapay Zeka: Yarının Mimarı

Yapay zeka, 2024 yılında da teknolojik yeniliğin ön saflarında kalmaya devam edecek, sanat üretmekten kod yazmaya ve ileri araştırmalar yapmaya kadar mevcut sınırları zorlayan bir yapı ile son hızla ilerlediğine hep beraber şahit olacağız. 2024'te, Yapay Zekanın insan yaratıcılığını artırmak ve sağlık, çevre bilimi ve daha birçok alanda karmaşık sorunları ele alma potansiyeli giderek daha fazla belirginleşecek. Ancak, otonom Yapay Zeka sistemlerinin yükselişi, yönetim ve düzenleme konusunda acil etik düşünceleri gündeme getirecek. Bu konuyu da teknoloji ile uğraşan bizlerin güdemine taşıyor.

Kuantum Hesaplama: Bir Sonraki Sınır

Kuantum hesaplama, 2024'te teoriden somut uygulamalara geçiş yapıyor, yeni hesaplama yeteneklerinin çağının habercisi olarak gündeme düştüğüne hep beraber şahit oluyoruz. Kodları çözmekten lojistiği optimize etmeye ve ilaç keşfini hızlandırmaya kadar, kuantum teknolojileri yeni alanlarda ilerleme kaydetmeye devam ediyor. Bu hızlı ilerleme, küresel bir kuantum üstünlüğü yarışını beraberinde getirecek. Bu sayede mevcut siber güvenlik önlemlerine meydan okuyan ve veri koruma stratejilerinin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılan bir dünya ile baş başa kalıyoruz.

Metaverse: Gerçekliklerin Birleşimi

Metaverse evrimleşmeye devam ediyor, sanal ve gerçek arasındaki sınırları bulanıklaştıran dijital deneyimler yaşayabileceğiniz Metaverse 2024'de takip etmemiz gereken bir diğer teknolojik gelişme. Eğlence alanının ötesinde, uzaktan çalışmayı, eğitimi ve hatta gayrimenkulü dönüştürme potansiyeli yeni ekonomik modeller yaratacak gibi duruyor ve dijital sahiplik kavramlarını yeniden tanımlanmasında öncü yapısı ile dikkat çekiyor. Bu genişleyen sanal manzaraları keşfederken, gizlilik, erişilebilirlik ve dijital uçurum konularını ele almak hayati önem taşıyacak ve bizlerinde bu konularda kendimiz geliştirmemiz ciddi önem taşıyacak.

Sürdürülebilir Teknoloji: Ekoloji Devrimi

Artan çevresel zorluklarla karşı karşıya kalan 2024, teknolojide sürdürülebilirliğin altına kalın ve kırmızı bir çizgi çekerek dikkatleri üzerine çekiyor. Temiz enerji, karbon ayak izleri ve sürdürülebilir üretimdeki yenilikler, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletme çabalarının ön saflarında yer alıyor. Pil teknolojisindeki ve yenilenebilir enerji kaynaklarındaki ilerlemeler, yanı sıra Yapay Zeka tarafından yönlendirilen kaynak optimizasyonu, teknolojinin çevresel korumadaki rolünü vurguluyor. Bu pencereden baktığınızda yazdığımız kodun ve bu kodu barındıran alt yapıların sadece performansını değil çevreye olan etkilerinide düşünmemiz gerekecek gibi duruyor.

Blockchain Teknolojisi: Güven Devrimi

Blockchain, 2024 teknoloji manzarasının temel taşlarından biri olarak ortaya çıkıyor, kripto para birimlerinin ötesine geçen uygulamalarıyla. Bu yıl, tedarik zincirlerini güvence altına alma, şeffaf yönetimi sağlama ve merkezi olmayan finansı (DeFi) destekleme uygulamaları öne çıkıyor. Blockchain’in doğal güvenlik ve şeffaflık özellikleri, sektörleri evrimleştiriyor, değiştirilemez kayıt tutma imkanı sağlıyor ve güvenli, merkezi olmayan işlemler için yeni yollar açıyor. Blockchain teknolojisi olgunlaştıkça, dijital etkileşimlerde veri bütünlüğünü, gizliliği ve güveni artırma potansiyeli giderek daha önemli hale geliyor.

Siber Güvenlik: Sürekli Nöbet

Hızlı teknolojik ilerlemenin yaşandığı bir dönemde, siber güvenlik kritik bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Güvenlik açıklarının çoğalması, siber suçlular ile savunucular arasındaki sürekli kedi fare oyununu bir kez daha karşımıza çıkarıyor. AI tarafından yönlendirilen tehdit tespiti ve blockchain tabanlı güvenlik çözümlerine odaklanmak, giderek daha güçlü bağlantılar ile kenetlenen dünyamızı korumak için proaktif savunma mekanizmalarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

2024 Teknoloji Dünyasında Yer Alan Profesyoneller için Öneriler

Teknoloji dünyası hızla evrimleşmeye devam ederken, bilgi sahibi, donanımlı ve yenilenen teknoloji dünyası ile uyumlu olmak bu alanda çalışan herkes için hayati önem taşıyor. 2024'te başarılı olmak için atabileceğiniz bazı adımları paylaşmak istiyorum:

Sürekli Öğrenme: Yapay zeka, kuantum hesaplama ve blockchain teknolojileri hızla ilerledikçe, sürekli öğrenmeye ve becerilerinizi geliştirmeye zaman ayırmak her zamankinden daha önemli hal alacak. Bu alanlara odaklanan çevrimiçi kurslar, atölye çalışmaları ve sertifikaları düşünmediyseniz başlasanız iyi edersiniz.

Etik Düşünce ve Sosyal Etki: Teknoloji dünyamızı şekillendirirken, etik düşünce yapısı ve ortaya çıkan yeniliklerin sosyal etkisi öne çıkacak. Yapay zekanın etik kullanımı, veri gizliliği ve ortaya çıkan teknolojilerin toplumsal etkileri hakkında tartışmalara katılmanızda yarar var. Sadece teknolojik yetenekleri ilerletmekle kalmayıp, aynı zamanda toplum ve çevre üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduran çözümler geliştirmeye çalışın.

Siber Güvenlik Farkındalığı: Artan siber tehdit karmaşıklığıyla, profesyoneller siber güvenliği beceri setleri içinde önceliklendirmeli. En son tehdit tespiti teknolojjilerinde, güvenlik için blockchain ve siber güvenlik alanında en iyi uygulamalar hakkında güncel kalmak, herhangi bir organizasyon için sizi paha biçilmez bir varlık haline getirebilir.

Ağ Kurma ve İşbirliği: Modern teknoloji çözümlerinin disiplinler arası doğası, alanlar arası işbirliğini her zamankinden daha kritik hale getiriyor. İlgilendiğiniz konularla ilgili konferanslara katılın, profesyonel ağlara katılın ve forumlarda yer alın. İşbirliği yeniliği teşvik ederek çığır açan ilerlemelere yol açabilir.

Yenilik ve Deneme: Ekipleriniz ve organizasyonlarınız içinde yenilik ve deneme kültürünü teşvik edin. Kripto para birimlerinin ötesinde blockchain uygulamalarını keşfetmekten sürdürülebilir teknoloji çözümleri geliştirmeye kadar, farklı teknolojik deneyimlere istekli olmak önemli adımlar atmanıza ve farklı bakmanıza yardımcı olabilir.

Sürdürülebilirliğe Odaklanma: Teknoloji endüstrisi, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynarken, profesyoneller projelerine sürdürülebilirliği dahil etmeye özen göstermelidir. Yeşil teknoloji ve sürdürülebilir uygulamalardaki yenilikler sadece yeryüzü için iyi olmakla kalmıyor, aynı zamanda tüketiciler ve işletmeler tarafından giderek daha fazla talep ediliyor.

Sonuç

2024 teknoloji dünyası, yenilik, zorluk ve fırsatların birleştiği bir mozaik. Çok hızlı değişim gösteren çeşitliliğiyle aklımızı aşımızdan alan farklı bir düyaya doğmuş gibi hissedeceğimiz kesin. Fakat bu değişime adapte olabilen teknoloji profesyonelleri için, geleceği şekillendirme konusunda öncü olmak adına benzersiz bir şans sunuyor. Alışkanlıklarımızı değiştirdiğimiz güncel teknolojiler ile yeni kapılar açtığımız ve değişime öncülük ettiğimiz bir yıl olması dileğiyle.

Elif Boncuk

Engineering Manager

GenAI

Taylan Biraderler; Nilay Örnek’in Nasıl Olunur? Podcast’inde, son dönemde her yerde duyduğumuz gördüğümüz, Afşin Kum’un Kübra isimli romanından uyarlanan Kübra dizisini daha önce de çekmeyi düşündüklerini, ilk düşündüklerinde çekselerdi bilim kurgu olacakken şimdi günümüz için olağan bir durum/konu olduğunu ifade ediyorlar. Black Mirror’ın her yeni sezonunu ne düşündürtecekler diye heyecanla beklerken, kendi adıma son sezonu tamamlayamadım bile. 10–15 yıl öncesinin bilim kurgu filmlerine bir anlık dönersek; AI’daki kurgular, uçan arabalardan önce günlük hayatımıza girdi 🙂

DevInterrupted’ın “What Engineering Leaders Can Expect in 2024”, podcast bölümünde GenAI’ın geldiği noktaya karşılık riskini çok güzel ifade ediyor. Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle telefon numaralarını ezberleme, harita navigasyon uygulamaları ile navigasyon yeteneğimizi kaybettiğimizi, doğru bir şekilde kullanmazsak 2–3 yıl içerisinde inovatif düşünme becerimizi yitirebileceğimizi dile getiriyorlar.

ChatGPT, Gemini gibi ürünler ve bunların çeşitli toollara entegrasyonları, hayatımızı kolaylaştıracak, karar verme mekanizmamız için datayı önümüze sunacak araçlardan ibaret olduğunu unutmamalıyız. Bu araçları kullanmalı ve daha doğru kullanmak için kendimizi geliştirmek için çaba harcamalıyız ama üretilen kararı, verilen kaynakları vs direk tek doğru sonuç gibi algılamamalıyız. Tam olarak bu noktada insani özelliklerimiz, temel bilgi seviyemiz doğru kararı vermemizi sağlayıcı olacağı için ise kendimizi de geliştirmekten ödün vermemeliyiz. Hatta daha da önem kazandığı bir aralığa giriyoruz diyebiliriz. HBR’in bir makalesinde hangi durumda ai’dan fayda sağlayabileceğimiz konusunda kendimize sorabileceğimiz 2 soruyu göz önüne getiriyor:

  • Does the situation rely on knowledge, rational thinking, or analysis?
  • Does the situation require social, emotional, or interpersonal qualities?

Karar verme, yaptığımız işleri hızlandırma dışında diğer kişilerin kullanım şeklinin bize yarattığı etkiyi de göz önüne almamız gerekiyor. Bunun en önemli kısmı ise güvenlik bacağı olacaktır. Techrunch’ın bir postunda kyc süreçlerinde deepfaked görsellerin nasıl aldatıcı olabileceği anlatılıyor. Bu tüm iş akışlarını, günümüzde teknolojide geldiğimiz noktada yaşayabileceğimiz saldırıları göz önüne alarak değerlendirmemiz için gerçekten çok net nelerle boğuşabileceğimizi gösteren bir örnek.

Engineering Metrics

Her ne kadar yazılım dünyasına yeni girmemiş olsa da geçtiğimiz sene çokça konuşuldu. LinearB’nin hem şirket hem topluluk olarak burada yürüttüğü çalışmalar da bu konuda çok değerli. Yazılım organizasyonları olarak sonunda datayı kullanmaya öğrenmeye başladık. Peki nereye odaklanırsak daha doğru ilerleyebiliriz. Bir şirkete yarayan bir yöntem başka bir şirkete yaramayabilir, organizasyon olarak nereye focus olmak istediğimize göre tanımladığımız metriklerde değişiklikler olabilir ve bu sayede daha doğru ölçüm alabiliriz. Ama unutmamamız gereken birşeyleri ölçebiliyor olmak geliştiricilerin makine olarak görebileceğimizi göstermeyeceği. Bu sebeple Engineering Productivity değil Engineering Efficiency terimi çok daha doğru bir vurgu yapıyor. Daha focus bir şekilde geliştirme yapmamızı neler engelliyor, ne kadar zaman harcıyoruz, nelere odaklanıp süreçleri iyileştirebiliriz bakış açısını beraberinde getiriyor bu şekilde baktığımızda. Bu sene data ve ai daha çok önümüzde olduğu için efektifliğimizi ölçümlemek için de yeni yaratıcı yöntemlerin önümüze geleceğini düşünüyorum.

Post-Pandemi

Pandemi’den itibaren geçen zamanı düşünürsek; yaşananlar sektörü, kişilerin iş için tanımladıkları anlamı, dünyayı görme şeklimizi değiştirmeye başladı. Pandeminin ilk başında belirsizlikle evlere kapanmış ne yapacağımızı/gelecekten ne bekleyeceğimizi bilemez durumdaydık. Çoğumuz uzun süreler çalışmaya, iş saatlerini uzatmaya başladık. Diğer taraftan insanların sürekli evde olması günlük ihtiyaçların karşılanma şeklini değiştirirken; bazı spesifik sektörlerde patlama yarattı. Herşeyin online olabilmesi için şirketler yazılım ekiplerini büyüttü, online kanalları olmayanlar ise kurmaya başladı. Pandemi biraz rahatlayıp yavaş yavaş nefes almaya başladığımızda ise günlük ihtiyaçlarımız da eski haline dönmeye başladı. Ardından ise tüm dünyada ekonomik kriz, savaşların baş göstermesiyle kapanan, küçülen çok fazla şirket oldu. Ve de maalesef küçülmeler devam ediyor. Tüm bu yaşananlar ise kişilerin iş için yükledikleri anlamı ve beklentileri değiştirmeye başladı.

Kurumsal büyük, iyi yan hakları olan, stabil şirketler geçmiş yıllarda tercih edilmezken, en çok tercih edilen şirketler arasında yer almaya başladı. Daha dinamik şirketlere ise talep azalmaya başladı. Sessiz istifalar boy göstermeye başladı. İş-özel yaşam dengesi ise her zamankinden çok daha önemli olmaya ve iş saatlerinde/günlerinde(4 gün çalışma) azalma yönünde konuşulanlar, rutin olarak hayatımıza girmeye başladı. Temel olarak, işi hayatlarımızda koyduğumuz yer değişmeye başladı.

Diğer taraftan iklim krizi/küresel ısınma farklı bir boyuta ulaştı. Mevsimlerde kayma, buzullarda erime, orman yangınları, içme suyunun azalması… Geldiğimiz nokta sürdürülebilirlik kavramının hobi olmaktan hayat şeklimiz olmak yönünde zorunda ilerleyişini beraberinde getirdi. Şirketler açısından baktığımızda ise bunu hem geliştirdikleri ürünlerle müşterilerinin farkındalığını artırma hem de çalışma şekillerinde/bina yapılarında yaptıkları değişikliklerle görmek mümkün. Gideceğimiz olası ihtimalleri içeren çok fazla distopyayı ise görmek mümkün.

Faydalı olabilecek paylaşımlar/referanslar:

https://www.thoughtworks.com/radar

https://devinterrupted.substack.com/p/what-engineering-leaders-can-expect

https://www2.deloitte.com/us/en/insights/industry/technology/technology-media-and-telecom-predictions.html

https://hbr.org/2024/01/the-best-leaders-cant-be-replaced-by-ai

https://www.gartner.com/en/articles/9-future-of-work-trends-for-2024

https://techcrunch.com/2024/01/08/gen-ai-could-make-kyc-effectively-useless/

https://newsletter.pragmaticengineer.com/p/measuring-developer-productivity-bae

Emre Mert

Software Developer

2023 Özeti

TL;DR: AI’dan korkmak ya da adapte olmak. İşte bütün mesele bu!

Söylemesi kolay, cesaret istemeyen bu popüler cümleleri neden söyledim biliyor musunuz? Ben aslında bir … Şaka şaka! Belki de değil?! AI artık ekmeğimize ortak. Upwork’den freelancer olarak kazandığım hanıma belli etmeden harcayabildiğim cep harçlığım artık yok. Yaklaşık 2 yıldır sorun çıktıkça baktığım sisteme artık ChatGPT bakıyor. Nasıl mı? Şöyle ki; çalıştığım kişi hata mesajını ChatGPT’ye yazıyor ve önerilen çözümleri deniyor. Öyle ya da böyle benim yerimi aldı, sözleşmem sona erdi, elveda cep harçlığı.

Kodlama yaparken AI kullanmayan kalmadı galiba. Öyle ya da böyle herkes ucundan da olsa yenı araçlara uzak kalmaktan korkuyor.

Teknoloji dünyasında yeni bir paradigma arayışı var. Yeni çıkan şeyler varolan şeylerin iyileştirilmiş hali. Hani yepyeni şey? Yoksa dünya yeni bir şey aramaktan vaz mı geçti? Ya insanlar? Onlar yeni bir şey arıyorlar mı? Zengin olmak ve tembel olmak dışında bir amaç kaldı mı? Yoksa hep mi böyleydi?

Türkiye’nin gündemi, dünyadaki toplu işten çıkarmalar, yaşanan savaşlar, yükselenen milliyetçilik felan derken yazılımcılar olarak şunu gördük ki öyle dünyadan soyutlanmaya çalışıp teknoloji sarhoşluğunda yaşanmıyor hayat. Bilmem ne teknolojisinde bilmem ne çıkmış diye başlayan muhabbetler bugün de ölmedim anne moduna geçti.

Neden hiç teknolojik şeylerden bahsetmedim: Welcome to the era of cost savings!

Remote çalışma dengesini arıyor. Güç genelde paradan yanadır. Paraya sahip olanlar ise şirketler. Şirketler remote çalışmayı tercih ederlerse çalışabiliriz. Kazan kazan ilişkisini sağlıklı tutmak lazım. Piyasanın şımarıklık kaldıracak hali yok. Yazılımcılar olarak hep deriz ya ihtiyaca göre değişir, aynen öyle karrrrşim! İhtiyaç değişti ama yazılımcılar değişime direnç gösteriyor.

Full + Full developer aranıyor! Şu programlama dilini bilen şundan da anlayan biraz da şundan ama şundan da olsun diyen iş ilanları ile dalga geçerken iç içe geçmiş birçok süreci anlayıp değişiklik yapabilecek babayiğitler arar olduk. Dalga geçmeyin, başınıza gelebilir! Projeye adapte olamayan senior developer görünce anladım ki webmaster olayına geri dönmüşüz de ağlayanımız yok.

Dikkatini bir işe uzun süre verememe sorunu gençlerden orta yaşlılara doğru yola çıktı. Artık senior abilerimiz (maalesef sektörde erkekler çok) de telefonla oynamaktan, birşeylere bakmaktan dikkatini toplamakta zorluk çekiyor. Öz disiplinli olan bile zorlanıyor artık. Bırakın kaçsın hayat, yakalarız sonra!

Yurt dışına çıkan çıkana. İngilizcesi olup da bir engeli olmayan yazılımcıların çoğu ya yurtdışına gitti ya da Türkiye’den remote olarak yurtdışına çalışıyor. Tanıdığım çok az kişi Türkiye’ye çalışıyor. Uzaya astronot göndermeden önce yurt dışına gönderdiklerimize bir baksak mı?

Türkiyede kötüleşen ekonomi nedeniyle özellikle küçük yazılım şirketlerinin patronlaşma eğilimleri artıyor. Yazılım ürünü, her işi yapan ana odağı olmayan ürünler haline geliyor. Ekipler ise darma duman, senior yazılımcılar yurt dışına çıkma kafasında, junior’lar yeni iş bulamamaktan korktukları için şirkete mahkum. Patron yarına odaklanmış. Kafamız nasıl da güzel!

Fatih Hayrioğlu

Technical Lead

Son senelerde çıkan bir çok yeni özellik sayesinde web geliştirmek artık daha zevkli. Önce Javascript gelişmeleri sonra CSS gelişmeleri ve son olarakta HTML gelişmeleri W3C’nin biz web geliştiricileri sevindiriyor. Tarayıcıların bir araya gelip yeni çıkan özellikleri destekleme söz verdiği Interop yeniliklerin hızlıca adapte olması ve kullanılmasına imkan sağlıyor. Interop 2024 listesi aşağıda:

  • Erişilebilirlik
  • CSS İç içe yazım
  • CSS değişkenleri
  • Declarative Shadow DOM
  • Font size adjust
  • WebSocket için HTTPS URLs
  • IndexedDB
  • Sayfa planı özellikleri
  • İşaretçi ve fare olayları
  • Popover
  • Göreceli renk tanımları
  • requestVideoFrameCallback
  • Scrollbar stillendirme
  • @starting-style ve transition-behavior özellikleri
  • Text Directionality
  • text-wrap: balance
  • URL

CSS

Son iki sene için CSS’in yılları diyebiliriz. Bu sene de bunun devam edeceğini düşünüyorum Geçen sene CSS’in kendine gelen iç içe kullanım ve bir çok avantajlı özellik geldi. 2024'de beni en çok sevindiren Anchor positioning ve View Transitions özelliklerini tarayıcılar tarafından kabul edilip yayılması olacak. Bu iki özelliğin Interop 2024 listesinde olmaması üzücü ama bu sene içinde yaygınlaşacağını düşünüyorum. Bir çok henüz geliştirme aşamasında güzel özelliğinde bizlerle olacaktır. Aşağıda bu sene yaygınlaşacağını beklediğim özellikler:

  • linear() animasyon tanımı
  • cascade layer
  • Yeni renk tanımları lch, oklab, oklch
  • Logical properties
  • display:none dan geçiş animasyonu
  • scope
  • grid masonary
  • scroll-timeline
  • stil query
  • Anchor positioning
  • View Transitions
  • @when else
  • Trigonometrik fonksiyonlar

Hepsinin değil ama büyük çoğunluğunu sene sonu kullanabileceğimizi düşünüyorum.

HTML

Bu sene HTML’de güzel gelimeler olacağını düşünüyorum. Bu konuda uzun süredir büyük açık var. Bu açığı UI kütüphaneleri kapatıyor şu an. Ancak son senelerde güzel gelişmeler var. Modal, popover, Progress vb elemanlar çıktı ve yaygınlaşıyor. Bu sene içinde bu elemanlara yenilerinin ekleneceğini düşünüyorum.

Progressive web app (PWA)

Apple’ın uzun süre ayağını sürüdüğü PWA konusunda son iki senedir gayet güzel gelişmeler oluyor. Özellikle Push Notification özelliğinin gelmesi PWA’yı tercih edecek sitelerin sayısını arttıracak gibi. Progressive web app bize bir çok avantajıyla birlikte geliyor.

Avantajları:

  • Tek kod bloku
  • Tek platform öğrenme ihtiyacı
  • SEO
  • Güncelleme kolaylığı
  • Erişilebilirlik
  • Eski araçlarda(telefon) çalışma
  • Hız
  • Daha güvenli
  • Daha az maliyetli

Daha uzun bir özellik liste ile bu kısmı zenginleştirmeyi planlıyordum ancak Avrupa birliğinin Apple’a verdiği farklı tarayıcılara kendi render mekanizmasıyla kullanımına olanak sağlayan kararı çıktı. Süper bir gelişme diye değerlendirirken, Apple’dan Avrupa’daki kullanıcılar için PWA’nın bir çok özelliğini kapatan bir kısıtlama gelmesi buradaki olmulu havayı dağıttı maalesef.

Web komponent

Web komponent, yeniden kullanılabilir özel elementler oluşturmamıza ve bunları web uygulamalarında kullanmamıza olanak sağlayan bir yapı olarak tanımlayabiliriz. Çok yeni bir özellik olmasa da çok benimsenip web topluluğu tarafından yaygın olarak kullanılan bir yapı değil. Ancak geçen sene farklı bilişim şirketinden güzel uygulamlar çıkmaya başladı. Bu ivme ile giderse bu sene güzel şeylere gebe.

Tarayıcılar

Başta da belirttiğim gibi tarayıcıların birleşip Interop gibi bir ortak payda da birleşmiş olmaları mükemmel bir gelişme. Webkit ve dolayısıyla Safari’nin yenilikçi tavırları geçen sene beni çok mutlu etti. Umarım bu tavır devam eder. Tarayıcı alanında üzen haber Firefox’un düşüşü bence. Amerika’da bile %2'nin altına düşmüş. Bu kadar şirket sahipli tarayıcı arasında bir adet vakıfın sahip olduğu bir tarayıcının ayakta kalması önemli. Apple’ın PWA tavrı da gösteriyor ki web mecrası şirketlerin kar hedeflerine terk edilecek bir alan değil. Umarım Firefox bu mecrada devamlı kalır.

Gizem Saruhan

Sr. Software Developer in Test

Yeniden merhaba! Düzenli aralıklarla çıkan serileri okumayı da, bu serilere katkıda bulunmayı da çok seviyorum. Serileri genelde bir önceki sayı ve güncel sayıyı yan yana açıp okurken geçen sürede konuşulan şeylerin ne kadar değiştiğini görmek enteresan bir haz veriyor bana. Aynı şekilde bu sene için düşüncelerimi yazarken de geçen sene bahsettiğim noktalara bakıyorum.

Öncelikle, 2023 sayısında bahsettiğim trendlerin günümüzde hala oldukça önemli maddeler olduğunu söylemek zorundayım. Fakat tabi ki 2024 için çok daha farklı konulardan bahsedeceğim. Bu yıl yine iki başlık halinde ilerletmek istiyorum yazacaklarımı.

Teknolojiler
Geçen sene hangi teknolojileri kullanmak gerekir sorularını çok aldığım için bir farklılık yapıyorum ve ilk olarak adlarını daha yaygın duymaya başlayacağımız ve iş ilanlarında da yılların bilindik tool’larının yerine geçeceğini düşündüğüm iki teknolojiden bahsederek başlıyorum. Gauge ve Playwright.

Gauge, acceptance testler için kullanılan open-source bir test otomasyon framework’ü. Gauge’u, Cucumber ile kıyaslamak doğru olacaktır çünkü ikisi de BDD yaklaşımında tercih ediliyor. Ana sayfasında “Less Code, Less Maintenance, More Acceptance Testing” sloganıyla bizi selamlasa da bana kalırsa Gauge’u tercih etmek için en önemli sebep/fark çoklu dil desteğinin olması. Gelişmiş support özelliği olan daha yeni bir teknoloji olması da yaygınlaşıyor olmasının en önemli etkenlerinden.

Playwright ise web ve mobile web ürünleri test etmek için kullanılan open-source bir test otomasyon kütüphanesi. Selenium ve Cypress ile kıyaslayabiliriz çünkü web otomasyonu deyince akla ilk gelen isimler onlar. Playwright, bu üçlünün içinde CI/CD pipeline’larda en iyi performans gösteren seçenek olduğu için tercih ediliyor. Çoklu tarayıcı, çoklu platform, çoklu dil desteğinin olması ve mobile web’i de test etme imkanı sunması en güzel özelliklerinden.

Adaptasyon
Geçtiğimiz yıl maalesef çok fazla lay-off haberi duyduk, bu yıl da hem Türkiye’den hem de globalden duymaya devam ediyoruz. Şirketler için ekonomik meselelerin önemi arttıkça, ekipler olarak sorumluluklarımız değişmeye başladı. Pandemiden önce, büyüyen bir şirkette bile ekibe fayda sağlayabilmek gibi gayelerimiz vardı ve ekonomik durumlar bizi etkilemezdi ama artık ekonomi bazlı yapılan işler bizim de günlük rutinimizin bir parçası haline geldi.

Ekonomik olarak dengesiz seyreden zamanlarda bence bizi hayatta tutabilecek en önemli beceri, değişikliklere uyum sağlamak. Yani bukalemun olmak. Hayatta kalmak diyorum, bu lay-off’tan etkilenmemek anlamına gelmesin. Kastettiğim ekipte, şirkette ne değişirse değişsin senin yetkinliklerine uymayan bir hale geldiğinde hala akıl sağlığını ve well-being’ini koruyabilir olmak.

Aynı şekilde yarın işsiz kaldığında gideceğin yeni ekibin için daha önce yaptıklarının bir önemi yok, önemli olan o ekibin işleyişine uyum sağlayabilecek misin. Çünkü eğer yeşil renkte kalmaya devam edersen, mor bir ekibin içine girdiğinde kendini asla oraya ait hissetmeyeceksin, motive olmak için farklı şeyleri değiştirmeye çalışacaksın. Psikolojik sorunlar peşi sıra gelecek ve inan bana böyle bir işe sahip olmaktansa, işsiz olmak çok daha yeğdir.

Dönem dönem yoğun iş temposu olacak, dönem dönem tempo azalacak. Birçok defa sabretmek zorunda kalacağız 2024'te. Ve şunu söylemeliyim ki, içinde bulunduğumuz durum ne gerektiriyorsa onu yapmak köreliyor olduğumuz anlamına gelmiyor. Aksine ne kadar esnek olduğumuzu, ne kadar iyi bir takım oyuncusu olduğumuzu gösteriyor. Sabit bir zihne değil, gelişime açık bir zihne sahi olduğumuzu gösteriyor. Bu esnekliği göstermek, 2024'te sahip olmamamız gereken en önemli özellik olacak.

Gökmen Görgen

Software Engineer

Geçen yıl Muhammed’in davetiyle bir yazı paylaşmıştım. Vurgulamayı unuttuğum bir şey olmuş. Ben uzun süredir yurtdışında çalıştığım için Türkiye hakkında bir öngörüde bulunmak benim için zor; ama Avrupa’da olanlardan elbette Türkiye de etkileniyor. Mesela geçen sene resesyon beklentisi olduğu malumdu. Avrupa şu an hala resesyonun içinde, yeni gelir kaynakları eskisi kadar kolay yaratılamadığı için toplu işten çıkarmalar devam ediyor. Bu nedenle şirketlerin kendi IT departmanlarını küçültüp dışarıdan destek temin etme (outsourcing) yoluna gideceklerini tahmin ediyordum; ama gözlemlediğim kadarıyla çok bir talep artışı olmadı. Galiba bunun sebebi yapay zeka araçlarının etkin kullanılmaya başlanmış olması.

2023 yılında çalışmış olduğum şirket GitHub Copilot kullanmamıza izin verdi ve bu bizim için gerçek anlamda dönüm noktası oldu. İş sadece bununla kalmadı, arama motorları ve StackOverflow yerine ChatGPT, Perplexitiy, Microsoft Copilot gibi yapay zeka araçlarını geliştirme süreçlerimize aktif bir şekilde dahil ettik ve bunun verimlilik anlamında çok ciddi katkıları oldu. Zaman zaman Berlin’de katıldığım etkinliklerde farklı şirketlerde çalışan arkadaşlarla yaptığımız tecrübe paylaşımlarında gördüm ki, birçok şirket zaten yapay zeka araçlarına çoktan kucak açmış bile.

İkinci tahminim hibrit çalışma modelinin uzaktan çalışmaya göre daha bir yaygınlık kazanacağı üzerineydi. Bunu bazı şirketler, hibrit çalışmayı kabul etmeyen istifasını versin gibi bir bahane olarak kullandı. Kabul edenler en azından haftanın birkaç günü ofise gelmeye başladılar çünkü geçen sene de dediğim gibi şirketler uzaktan çalışmayı nasıl yöneteceklerini bir türlü beceremediler. Oysa kodlama için kullandığımız editörler bile artık uzaktaki bir makineden çalışır hale geldi; bir taraftan toplantıda konuşurken, diğer taraftan editöre başka bir takım arkadaşınızı davet edip birlikte çalışmaya imkan doğdu. VSCode, Fleet dışında Zed bu teknolojinin en güzel temsilcilerinden. Öte yandan çalışma izinleri ve zaman yönetimi için Personio, performans değerlendirme için Leapsome, ortak fikir paylaşım alanı için Miro gibi bir sürü güzel projenin kullanımı yaygınlaşmış olmasına rağmen bazı şirketler bu araçları etkin bir şekilde kullanmayı başaramadılar.

Normalde arada ofiste çalışıp arkadaşlarla yüz yüze görüşmeyi, fiziki aktiviteleri seven birisiyim, ileride zaten bunları yapmak iyice imkansız hale gelecek, dolayısıyla olabildiğince sosyalleşmeye çalışıyorum; ancak İstanbul’da yaşıyor olsaydım ofiste çalışmaya mecbur kalmak kesinlikle can sıkıcı bir durum olurdu benim için. 2024'te ofis kullanım politikaları yine hibritten yana güncelleniyor takip ettiğim kadarıyla.

Şimdi daha önce bahsetmediğim bir konu ile yazımı sonlandıracağım: Elektrikli araçlar veya genel deyişle otomobiller. Yazılım sektörünü çok yakından ilgilendirecek acayip bir döneme girdik. Bu sanki saatlerdeki Quartz devrimine (veya İsviçre açısından bakacaksak Quartz krizine) benziyor. Basitçe anlatmak gerekirse, Seiko isimli Japon firması dünyada ticari anlamda seri üretime uygun Astron model ilk kuvars kol saatini üretti. Görünüm itibariyle kadranda yine akrep ve yelkovan vardı ancak mekanik aksam yerine gücünü elektrikten alan bir teknoloji ile çalışıyordu. Bu saatler mekanik saatlere göre daha uzun süre zamanı doğru gösterebiliyordu, daha hafifti, üretimi zamanla kolaylaşıp maliyeti düşünce saat piyasasını ele geçirmiş oldular. Mekanik saatlerin şu anda belli bir kullanıcı kitlesi var ve bu saatleri üreten çok değerli firmalar var.

Benzer şeyi şimdi otomobil piyasasında görüyoruz. Tesla isimli Amerikan firması elektrikli araçları hayatımıza soktu, ardından pırtlak gibi Çinli batarya ve elektrikli araç firmaları türedi, Avrupa otomobil üreticileri de İsviçre saat firmalarının düştüğü duruma düştü. Bu elektrikli araçların çok güçlü bilgisayar donanımları, işletim sistemleri var ve ben bunun yazılımcılar için yeni bir çalışma alanı olacağını düşünüyorum.

İçten yanmalı motorlara sahip otomobiller de tıpkı mekanik saatler gibi var olmaya devam edecek; ancak elektrikli araçların kullanıcıya sağladığı mobil yaşam deneyimi, artık o araçlara farklı bir gözle bakmamız gerektiğini düşündürüyor. Sadece hayal ediyorum, ortada bir ekran var, kamp moduna alıp bütün gece üşümeden otomobilde uyuyabilmek, oyun oynayabilmek, müzik dinleyebilmek, bir kapsül içinde kendini izole edebileceğin yaşam alanına sahip olabilmek, internete bağlanıp uygulamalar indirebilmek, telefonda yapabildiklerini otomobilde yapabilmek, otomobili telefondan veya bilgisayardan yönetebilmek, aracın verilerini uzaktan takip edebilmek, kameralarına erişebilmek… Daha sayarım, imkan çok ve bunları yapmak için kimlere ihtiyaç var biliyor musunuz? Evet bildiniz.

Görkem Çetin

CEO, Retable

SaaS iş modellerindeki değişim: Bir süredir SaaS üyelik modellerinde değişiklik gözlemliyoruz. Zapier, sadece kullanıldığı kadar ödeme yapılmasına olanak sağlayan bir modele geçti. Intercom, ürünlerinden birisini aylık abonelik yerine çözüm başına ödeme modeline getirdi. Yani müşteriye fayda sağladığı zaman Intercom, parasını alabilecek. 37Signals, ürünlerini tek tek açık kaynak kodlu yazılım olarak sunmaya başlarken bir kez öde, sınırsız kullan modeline başladı. Kısacası, aylık ödemek yerine firmalar bir süredir ‘bir kez öde, ömür boyu kullan’ ya da ‘sadece fayda gördüğün seviyede ödeme yap’ modeline doğru geçiş yapmaya başladılar.

Paralel SaaS girişimciliğindeki artış: Girişimcilik bir süredir evrim geçirme arefesinde. Aynı anda birden fazla ürünü geliştirip, pazarda hızlıca test etmek ve çalışanlar üzerinden devam etmek, bu sayede riski azaltmak isteyen girişimcileri 2024 yılında daha çok göreceğiz.

Tek ürün üzerinde yıllarca çalışmak isteyenlere nazaran ciddi bir zihniyet değişimi gerektiren bu durum, riski dağıtıyor, işbirliklerine daha fazla fırsat veriyor. Elbette bu durumun önünü açan en önemli etmenlerden birisi de bir SaaS uygulaması çıkartmanın bundan 10 sene öncesine göre çok daha kolaylaşması. ‘Boilerplate’ dediğimiz hazır kütüphaneler, araçlar ve açık kaynak kodlu yazılımların nitelik ve nicelik açısından güçlenmesi, API servislerindeki muazzam artış ve seçeneklerin artması, paralel SaaS girişimciliğinin de önünü açıyor.

Generative AI’ın farklı iş modellerine genişlemesi: Llama 2, Mistral ve GPT gibi platformlar, çoklu modellemeler ile ses, görüntü ve video tabanlı servisleri biraraya getirerek kullanıcıların yeni hizmetler ve SaaS uygulamalar geliştirmesine olanak verecek. Özellikle video anlamlandırma konusunda 2024'te pek çok alanda inovatif yaklaşımlar ve yeni ürün kategorileri bekliyorum.

Nesrin Aşan

Software Engineer

Java o eski Java olmayacak mı?

Seven sevdiği projeyi Java8’den kurtarsın. Tamam bu zamana kadar bizimle geldi, çok güzel işler yaptık. Ama artık yeter demek zorunda kalacağımız dönemlerdeyiz.

Özellikle Java’nın 6 ayda bir sürüm çıkıyor olmasından dolayı değişim ve gelişimi yakalamak zaman geçtikçe daha da zorlaşıyor. 2023 yılında Java21 sürümü ile birlikte birçok önemli özellik hayatımıza girdi. Bu özelliklerin birçoğu belki kullandığımız frameworklerin arka planda kullanacağı özellikler olsa da Project Amber gibi aslında Java’nın syntax’ını da etkileyen değişiklikler oldukça fazla. Hal böyle olunca upgrade’leri kaçırmak biz yazılımcıları zora sokacak gibi duruyor.

OpenJDK’in 2024 Java planlarına baktığım zaman aslında bu yılın 2025 yılına güzel bir hazırlık yılı olduğunu söyleyebilirim. Hazırlıktan kastettiğim ise bu yıl Java’nın hem daha hızlı olmasını sağlayacak çalışmalar yapacak olması hem de Javanın geleneksel olmayan programlama modelleriyle entegrasyonunu genişletmeyi amaçlayan çalışmalar başlatılıyor olmasıdır.

Bu kapsamda

  • Project Babylon,
  • Project Panama(Java’nın native kodlarla etkileşimini kolaylaştırmayı amaçlıyor.),
  • Project Leyden(warmup time, startup time, memory footprint düşürmeyi hedefleyen proje),
  • Project Liliput(CPU, memory optimization)
  • Project Amber

projeleri üzerinde bu yıl birçok yeni gelişmeyi görüyor olacağız. 2024 yılı bu projelerin başlandığı, tamamlandığı ve 2025 yılında release edilmeye hazır olacağı bir yıl olacak. Bu gelişmelerin altında tabiki microservis kullanımları, cloud ücretlendirmeleri, yapay zeka’da yaşanan hızlı gelişmeler gibi nedenler var. 2023 gibi 2024 yılının da Java’nın evrimsel sürecinde önemli bir yıl olacağını ve 2025 yılında da etkileyici somut çıktılar göreceğimizi düşünüyorum. Konu ile ilgili Youtube Java kanalını takip edebilir bu konular ve daha birçok konu için detaylı bilgilere erişebilirsiniz: https://youtube.com/watch?v=iL7d-gGrms8…

Java Framework’leri Hakkında

Helidon: Kendisi zaten microservis projelerinin geliştirilmesine odaklanan bir reactive framework olmasından dolayı virtual thread’lerle en çok ilgilenen frameworklerden biri oldu. 2023 yılında Java 21’in release edilmesinin ardından kendisine ilk entegre eden framework oldu. Performans ile ilgili hem virtual thread’ler hem diğer başka performans geliştirmeleri, Eclipse MicroProfile 6.0’ı destekliyor olması ile birlikte microservis kullanan kurumsal projelerde de kullanımının artmasını 2024 yılında da bekliyorum.

Spring Boot: Zaten kendisi Java frameworkleri arasında ilk sırada yer alıyor. 2024 yılında da bu liderliği bırakmayacağına eminim. Ayrıca bu yıl Spring AI, Spring Modulith gibi projeler gündemimizde çokça olacak. Spring Framework bu projelerle hem fatura odaklı geliştirmelere hem de yapay zeka gelişmelerine uyum sağlayacak projeler geliştirilmesine imkan verdiği için tercih edilmeye devam edecektir.. JRebel üzerinden istatistikleri incelediğim zaman microservis kullanılan projelerde 2022 yılında %79 olan Spring Boot kullanımı 2023 yılında kullanımı %59’a düşmüş durumda. Buna karşılık Quarkus %3’lük bir artışla %8 kullanımıda ve yine geçen yıl JRebel’in istatistik raporunda yerini göremediğim Micronaut %6 kullanıma ulaşmış durumda. 2024 yılında Spring’in liderliğini koruyacağına ek olarakta Helidon, Micronaut gibi frameworklerin de kullanımının artacağını bekliyorum. Şuan Türkiyedeki projelerde Spring dışında bir java framework’üne denk gelmedim ancak bu istatistikler bize yakın zamanda bu frameworkleri iş yaşamında duymaya başlayacağımızı gösteriyor. https://jrebel.com/resources/java-developer-productivity-report-2023

Onur Dayıbaşı

Staff Engineer

2024 hakkında yazılım trendlerine başlamadan önce ben bu yazıda biraz daha Frontend ve WebApp uygulamaları üzerinden değineceğim.

Frontend alanında birçok UI kütüphanesi olmasına rağmen (Angular, Vue, Svelte, Solid vb..) yine başı React kütüphanesi çekiyor. Ve kendisini yenileyerek gündemde kalmayı başarıyor.

Frontend alanında 2024 ana konusu RSC (React Server Components). Özetle React artık her yerde hem Client’ta, hem Server’da hem Edge’de, hem mobil cihazlarda artık React bir Meta dil olarak Framework’lerin de yardımı ile her ortamda bileşen mantığını kullanarak geliştiricilerin fullstack uygulama geliştirebilmesini sağlıyor. Özetle RSC bizim yazılım geliştirme mantığımızı oldukça değiştirecek.

Frontend alanında bir önemli gelişme de Local First Development ile Offline ve Collaboration yazılım geliştirme konusunda gerçekleşecek, Düşündüğümüz İstemci — Sunucu iletişimi yerine olabildiğince lokal makinende çalışabilmeyi, yeri gelince sync olmayı sağlayan düşünce mantığı ve kütüphaneler daha çok hayatımıza girecek.

React dünyasında Native ve Cross Platform uygulamaları dışında Web Uygulaması 3 farklı kaynaktan yola çıkılarak geliştirilecektir.

  • Next,
  • Remix,
  • Vite üzerine OSS (Açık Kaynak Kodlu Kütüphaneler)

Headless ve accessibility bileşenlerindeki kullanım artışı devam edecek,

  • Shadcn/UI → Radix,
  • DraftUI → React Aria Components

benzeri kütüphane ve araçlar, farklı styling yöntemleri ile SaSS, TailwindCSS, StyledComponents kullanarak geliştiricilere daha esnek bir kullanım alanı sağlayacaklardır.

Yapay Zeka (AI) gelmesi ile birlikte artık daha fazla uygulama geliştirirken ChatGPT, Bard veya Copilot dan destek alıyoruz. Sorunlarımızı çözmesi için, işlerimizi basitleştirmesi için artık daha fazla Yapay-Zeka’yı kullanır olduk. Sadece kod geliştirmek değil dokümantasyon, dil, çeviri işlerinde de yapay zeka giderek daha fazla hayatımızda olacak.

Tabi ki olay sadece yapay zekayı işlerimizde kullanmak değil ayrıca geliştirdiğimiz uygulamalarımızda ChatGPT vb.. API’ler üzerinden ve LLM (Large Language Model) geliştirerek uygulamarımıza bu yapay zekayı entegre etmeyi daha fazla yapacağız. Prompt kullanmayı daha fazla öğreneceğiz.

Performans ve Hız: Performans konusu giderek her alanda karşımıza çıkıyor. WebAssembly, RSC, LocalFirst, Rust, TurboPack, Bun, pnpm vb.. birçok araç ve teknolojinin amacı büyüyen kod yapılarını daha hızlı build etmek, daha az kodu optimize şekilde istemciye ulaştırmak ve bunları daha işlemciye yakın çalıştırmak. 2024 bunların etkisini daha fazla göreceğiz.

Observability (Gözlemlenebilirlik): Konusu artık OpenTelemetry ile birlikte iyice standart hale geldi. Artık uygulamaların içlerini ve işleyişlerini uygulamalardan topladığımız Loglar, Spanlar üzerinden daha net algılayıp görselleştirebiliyoruz.

Ömer Çıtak

Application Security Solution Architect

2024'de sürekli konuşacağımız konu: DevSecOps

Yazılım dünyasında, teknolojik ilerlemelerle birlikte, yazılım geliştirme süreçleri kökten değişmeye başladı. Artık geleneksel yazılım geliştirme süreçleri eskisi gibi işlemiyor. Özellikle DevOps yaklaşımının yaygınlaşmasıyla birlikte, yazılım geliştirme ve dağıtım süreçleri daha hızlı ve esnek hale geldi. Bu da, yazılım güvenliği alanında yeni gereksinimlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu bağlamda, DevSecOps artık bir gereklilik haline geldi.

DevOps’un Yaygınlaşması ve Etkileri

DevOps, yazılım geliştirme ve işletme ekiplerinin işbirliğini sağlayarak, yazılımın daha hızlı ve sürekli olarak dağıtılmasını amaçlar. Bu yaklaşım, yazılım geliştirme ve işletme süreçlerini birleştirerek, daha hızlı geri bildirim döngüleri sağlar. DevOps’u benimseyen şirketler, yazılımı daha hızlı bir şekilde piyasaya sürerek rekabet avantajı elde ederler. Ancak bu hızlı geliştirme süreci, yazılım güvenliği açısından da yeni zorluklar ortaya çıkarır. Bu nedenle, DevOps’un bir parçası olarak güvenlik önlemlerinin de entegre edilmesi gerekmektedir.

DevSecOps’un Vazgeçilmezliği

DevSecOps, geliştirme sürecinin her aşamasında güvenliği sağlamayı hedefler. Geleneksel güvenlik önlemleri, yazılım geliştirme sürecinin sonuna doğru eklenirken, DevSecOps’ta güvenlik, yazılım yaşam döngüsünün her aşamasına entegre edilir. Bu yaklaşım, güvenlik açıklarının erken aşamalarda tespit edilmesini ve düzeltilmesini sağlar. DevSecOps’u benimseyen şirketler, siber saldırı risklerini azaltırken, yazılım projelerini daha güvenli bir şekilde yönetebilirler.

Uygulama Güvenliği Yaklaşımlarının Artması

2024'te, SAST, DAST ve IAST gibi uygulama güvenliği testlerinin kullanımının daha da artması bekleniyor. Bu testler, yazılımın farklı aşamalarında güvenlik açıklarını tespit etmeye yardımcı olur. SAST, kod analizi yaparak potansiyel güvenlik açıklarını belirlerken, DAST çalışan uygulamaları tarayarak zafiyetleri tespit eder. IAST ise hem statik hem de dinamik analizlerle uygulama güvenliğini güçlendirir. Bu testlerin daha yaygın kullanılmasıyla birlikte, şirketler yazılım projelerini daha güvenli bir şekilde yönetebilecekler.

Sonuç olarak, 2024 ve sonrasında yazılım geliştirme ve güvenliği alanında DevOps ve DevSecOps’un önemi giderek artacak gibi görünüyor. Bu yaklaşımların benimsenmesiyle birlikte, şirketler daha hızlı ve güvenli yazılım geliştirebilecekler. Bununla birlikte, uygulama güvenliği testlerinin daha yaygın kullanılmasıyla birlikte, şirketler yazılım projelerini daha güvenli bir şekilde yönetebilecekler ve siber tehditlere karşı daha dirençli olabilecekler.

Selin Tunç

Fullstack Software Engineer

“2022 yine büyük şirketlerin işten çıkarma dalgalarına şok olarak geçirdiğimiz bir yıl oldu. 2023 ve sonraki yıllar çalışanlarına onur kırıcı davranışlar sergilemeyen vefalı şirketlerin yılı olacak.”

Yazıma geçtiğimiz yılki yazımdan bir alıntı yaparak başlamak istedim. Yazıda yer verdiğim toplu işten çıkarmalar maalesef 2023 yılında da yapılmaya devam etti. Bu duruma şirketlerin gösterdiği gerekçe belirsiz ekonomik şartlarda maliyetleri azaltma ihtiyacı. Yapay zekanın işlerini ellerinden almasından korkan yazılım sektörü çalışanları önünde birkaç yıl daha var zannederken üst üste gelen dalgalarla önceki yıllarda yazılımcılığa yaptığı (o zaman da anlamamıştım) kısa yoldan zengin olunabilecek kariyer yolu tanımını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı. Önümüzdeki yıllarda yazılım sektörüne adım atmak isteyenler uzun mesailerin, bitmeyen öğrenme yolculuğunun, değişen sektör dinamiklerinin yanında bir de öngörülemeyen işten çıkarma ihtimalini de göz önünde bulundurmak zorunda. Zor bir karar olacak ama yine de güzel bir meslek tavsiye ederim. :)

Yazılım trendlerini belirleyen önemli unsur şirketlerin iş ihtiyacının ne olduğudur. Teknolojide birçok alanda artık “cebe” sığılmasına öncelik veriliyor. Talep bu yönde olunca web geliştirmenin geleceğine de mobil tercihler yön vermeye başladı. 2024 yılı ve sonraki yıllar progresif web uygulamaları (PWA) çözümlerini daha çok göreceğimiz yıllar olacak. Nedir bu progresif web uygulaması diyenler için en kısa tanımıyla mobil deneyimi sağlayan web uygulamasıdır. Progresif web uygulamalarındaki mobil deneyim anlık bildirim atma, çevrimdışı çalışabilmeyi de içeriyor, bunun yanında mobil uygulamaya göre daha düşük geliştirme ve bakım maliyeti gerektiriyor ve cihazlar arasında tutarlı bir kullanıcı deneyimi sunma yeteneğine de sahip. Bunun yanında uygulama marketlerinden indirme zorunluluğu da yok tabi ki. Uber, Pinterest ve Forbes başarılı PWA örnekleri olarak incelenebilir. Bu alanda öne çıkan frameworkler Angular, React, Ionic ve Vue.

Bir diğer teknoloji trendi olarak bahsetmek istediğim başlık blockchain tabanlı uygulamalar. Bu uygulamalar ülkelerin bir bir kendi kripto yasalarının çerçevesini çizmeye başlamasıyla güven sorunu yaşadığı için bu alana girmekten kaçınan kişilerin de ilgisini çekmeye başladı. Buradaki yazılım trendlerini de tam olarak kriptonun doğası ve onu kullanmak isteyenlerin ihtiyacı belirliyor. Bu uygulamaların geniş kitlelere hitap edecek kadar sade, kolay kullanabilir, güvenli, güvenli daha çok güvenli :) (yani hem kişisel verileri koruma anlamında güvenli hem de güvenli işlem yapmaya olanak tanıyan), değişik ağlarla kesintisiz etkileşim sağlayan uygulamalar olması bekleniyor. Hükümetlerin beklentisi de tabi ki kendi koydukları yasalara uyulması. Önümüzdeki yıllar bu alanda nasıl yenilikleri de beraberinde getirecek izleyip göreceğiz.

Ne demiş Heraklitos “Her şey değişir. Değişmeyen tek şey değişimdir.” Dünya değişiyor ve dönüşüyor. Madem değişimden kaçamıyoruz değişimi, yenilikleri merakla takip etmek ve onu mesleğin bir parçası haline getirmek de bizim sorumluluğumuz. Yazılım sektöründe olmanın bence en güzel kısmı da bu. Sağlıkla kalın, mutlu kalın.

Turan Sert

Board Member

Yazının orijinali şurada.

Blockchain bazlı teknolojilerin uygulama alanları olarak da adlandırılan Web3 dünyası halen gelişmekte olan bir sektör. Bu sektörün gelecekte nasıl şekil alacağını gösteren en önemli göstergelerden biri de, bu dünyanın yapı taşlarını kurmak ile uğraşan geliştiriciler. Geliştirici dünyasında yaşanan hareketler bize gelecek ile ilgili önemli ipuçları verebiliyor.

Geliştirici dünyasını en yakından takip eden çalışma ise Electric Capital tarafından yıllık olarak hazırlanmakta olan Developer Report. (Hatırlayanlarınız olacaktır, bu raporun 2021 ve 2022 yılı sonunda çıkan sonuçlarını ayrı ayrı blog yazılarında incelemiştik.) Geçtiğimiz yılın başından itibaren artık anlık olarak kendine has websitesinde canlı olarak da takip edebildiğimiz bu veriler, toplu bir özet olarak bu yıl da biz meraklıların beğenisine sunuldu.

Gelin rapordan seçtiğimiz verileri hep birlikte inceleyelim:

Rapordan önemli başlıklar

Raporun hemen başında yer alan yönetici özeti, hazırlayıcıların önemli buldukları çıkarımları özetlemesi bakımından ilgi çekici. Neymiş bu noktalar önce ona bakalım:

  • Son bir yıl içinde kripto dünyasındaki geliştirici sayısında tam %24 oranında bir azalma var.
  • Bu azalmanın temel nedeni, kriptoda yeni katkı vermeye başlayan ‘çaylak’ geliştirici sayısında yaşanan %52'lik azalma. 2022 yılında sektöre rekor sayıda yeni geliştirici katılmıştı, geçtiğimiz yıl ise bu sayının yarısına düştüğü gözlüyoruz.
  • Daha tecrübeli diyebileceğimiz, bir yıldan uzun süredir katkı veren yazılımcı kategorisinde ise yıllık %16 artış var. Bu kategorinin, toplam aktif geliştiricilerin çoğunluğunu (%63) oluşturduğunu da belirtelim.
  • Veteran (!) olarak kabul edeceğimiz, sektöre iki yıldan fazla süredir katkıda bulunun en tecrübeli grubun ise son beş yılda yıllık yaklaşık %52 oranında büyüdüğünü görüyoruz.
  • Yazılımcıların yavaş yavaş, birden çok ağ için geliştirme yaptıkları da bir başka önemli gözlem. 2015 yılında sadece %3 olan birden fazla ağa katkı veren geliştirici oranı tam on kat artarak %30'a çıkmış durumda. Üç ya da daha fazla ağa katkı sağlayan geliştiriciler de toplamın %17'si oranında.
  • Farklı projelerdeki geliştirici gelişimi arasında paralellik yok. Bu, geliştiricilerin hangi ağa katkı yapacakları konusunda seçici davrandıklarını gösteriyor.
  • Amerika Birleşik Devletleri geliştirici sayısı konusunda %26 ile liderliğe oynasa da, 2018 yılından beri toplam içindeki payı sürekli olarak azalıyor. Kripto, sınır tanımayan yapısını burada da gösteriyor, geliştirirler artık dünyanın her yerinden çıkabiliyor.

İlgi çekici noktalar

Geliştirici sayılarında azalma

Yukarıdaki maddelerden de gördüğünüz gibi, rapordaki en çarpıcı nokta, geliştirici sayılarındaki %24'lük azalma. Bu çok çarpıcı bir rakam! Hani kripto dünyası sürekli büyüyordu? Kripto için alarm zilleri mi çalıyor?

Tecrübe bakımından aylık aktif geliştirici sayıları gelişimi. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 12

Pek öyle sayılmaz. Bu azalmanın temel nedeni, sektöre yeni katkı yapan geliştirici sayısında 2022 yılında görülen patlamanın geçtiğimiz yıl ‘sönmüş’ olması. Bu da çok normal aslına bakarsanız. 2020 ve 2021 yılında ciddi yatırım alan kripto girişimleri, ürünlerini pazara hazır hale getirebilmek için piyasadaki geliştiricileri adeta havada kapıyorlardı. Bu ortamda, kripto dışı teknoloji tarafındaki pek çok geliştiricinin (alana çok inanmasalar da) verilen yüksek ücretlerin cazibesi ile kripto alanına giriş yaptığını gördük. 2022 yılının ikinci yarısı yaşanan büyük krizler (Terra Luna, 3AC ve FTX) sektöre akan girişim sermayesinin bir anda kurumasına yol açtı. Piyasadaki kış mevsimi etkisiyle projeler, daha uzun süre ayakta kalabilmek için ‘yorganı ayaklarına göre uzatmaya’ başladılar. Bu da geçtiğimiz yıl geliştirici sayılarında ciddi bir azalmaya yol açtı.

Yeni gelen geliştirici sayısı ile ağ değerinin tarihsel karşılaştırması. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 21

Burada asıl önemli olan nokta, sektörde uzun süredir olan geliştiricilerin katkı vermeye devam etmesi. Zira, bulunduklar süre ve verdikleri katkıya bakıldığında, bu alanda yaratılan kodların %75'i bir yıldan daha uzun süre bu alanda üreten geliştiriciler tarafından geliyor.

Tecrübesine göre geliştiricilerin yaptığı katkılar. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 15

Geçtiğimiz yıllara göre raporun önemli farklarından biri, bu yıl geliştiricilerin tecrübesine göre farklı pek çok analizi barındırıyor olması. Yerimiz dar olduğu için bu kısımları atlıyoruz ama ilginizi çekiyor ise rapora derinlemesine bakmakta fayda bulabilirsiniz.

Geliştirici sayısı olarak en büyük ağlar hangisi?

Her yıl raporun en ilgi çeken kısmı, farklı ağların kaç adet geliştirici çektiği ve bu sayının bir önceki yıla göre nasıl değiştiği. 2023 yılında farklı ağlara katkı yapan geliştirici sayıları şu şekilde oldu:

Zirvedeki ağların 2022–23 arası geliştirici sayısı gelişimi. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 98

Raporu ilk göz görenler için ufak bir açıklama yapalım. Öncelikle tabloda ismi yazanlar, büyük ağlar diyebileceğimiz 2000'in üzerinde geliştiriciye sahip ağlar. Yatay eksen, ağların 2022 yılı sonunda, dikey eksen ise 2023 yılı sonundaki geliştirici sayılarını gösteriyor. Eğer bir ağ, yukarıda gördüğünüzü 0% çizgisinin solunda yer alırsa, bir yıl içinde geliştirici sayısını artırmış anlamına geliyor. Altında ise, geliştirici sayısında azalma var. Gördüğünüz gibi geçtiğimiz yıl geliştirici sayısını artıran büyük bir ağ yok.

Ethereum’un liderliğinin bu yıl da değişmediği görüyoruz. Aslına bakarsanız, Ethereum üzerinde katkı yapan geliştirici sayısı o kadar fazla ki, önümüzde senelerde de bu durumun devam etmesini öngörmek kahinlik sayılmaz.

Ethereum’un bu kadar ön planda olmasının temel nedenlerinden biri elbette ekosisteminin çok geniş olması. Bunun yanında, Ethereum üzerine geliştirme yapılan programlama aracının (Ethereum Virtual Machine kısaca EVM) yeni çıkan pek çok zincir tarafından da kullanıldığını görüyoruz. Mevcut programcıların alıştıkları bu aracı kullanarak kendileri için de hızlıca geliştirmesi amacıyla EVM uyumlu olarak ortaya çıkan bu zincirler, EVM’in sektör için bir standart haline gelmesine de yol açıyorlar.

Geliştiricilerin geliştirme yaptığı farklı ağ sayısı. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 32

Nitekim, EVM’in sektör standardı haline gelmesiyle birlikte, birden fazla ağ üzerine geliştirme yapan yazılımcıların sayılarının da arttığını görüyoruz. Aşağıdaki grafikte, birden fazla ağa geliştirme yapanların içinde EVM, karışık ve EVM dışı olarak ayrımını yıllar itibariyle görebilirsiniz. Birden fazla ağ için akıllı kontrat geliştirenlerin %87'si en az bir EVM ağ için geliştirme yapıyorlar.

Birden çok zincirde çalışan geliştiricilerin EVM ya da EVM dışı çalıştıkları ağa göre dağılımı. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 47

EVM üzerine geliştirme yapan geliştiricilerin genel olarak izlediği yol, programı (bir başka deyişle akıllı kontratı) ilk olarak Ethereum üzerine kurmak ve oradan diğer EVM uyumlu ağlara yaymak şeklinde. Aşağıda, EVM uyumlu kontratların ilk olarak hangi ağa yüklendiğini görüyorsunuz.

Akıllı kontratların ilk yüklendiği zincirlerin dağılımı. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 59

Burada, Electric Capital’in yaptığı ilginç bir diğer inceleme ise, herhangi bir ağa yüklenen akıllı kontratın (ve mantığının) ilk olarak nereden alındığı, yani kaynağı. Buna baktığımızda, EVM uyumlu ağların büyük çoğunluğunda yeni akıllı kontratların kaynağının Ethereum olduğu görülüyor.

Diğer ağlarda durum nasıl?

Grafiklerin okunmasını zorlaştıran Ethereum’un farklı liderliğini bir kenara bırakarak, diğer büyük ağlarda durumun nasıl olduğuna zoom yaptığımızda karşımıza şu şekilde bir tablo çıkıyor.

Ethereum dışı 2000'den fazla geliştiriciye sahip ‘büyük’ ağların 2022–23 arası geliştirici sayısı gelişimi. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 100

Tablodan genel olarak yapabileceğimiz çıkarımlar şu şekilde:

  • Bütün ağlarda genel olarak geliştirici sayısında bir azalma var. O nedenle, ağların performansını sektör ortalaması olan %23'ün altında ve üstünde olmalarına bağlı olarak göreceli olarak değerlendirmek mümkün.
  • Buna göre, göreceli başarılı olarak adlandırılabilecek büyük ağlar Avalanche (-%5), Celo (-%11), Optimism (-%16), Polkadot (-%20) ve Cosmos (-%21) olarak sıralanıyorlar.
  • Tablonun son sıralarında ise, NEAR (-%33), BNB (-%40), Polygon (-%42) ve Solana (-%48) bulunmakta.

Büyük ağları geçip daha da küçük ağlara baktığımızda ise şimdiye kadar gördüğümüz düşüş tablosunun bir parça kırıldığını görüyoruz.

500 ile 2000 arası geliştiriciye sahip göreceli ‘küçük’ ağların 2022–23 arası geliştirici sayısı gelişimi. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 102

Grafikte ilgi çekici noktalar şu şekilde.

  • Daha küçük ağlardan özellikle yeni kurulanlarda geçtiğimiz içinde ciddi bir geliştirici sayısı artışı görülüyor. Bunun yanı sıra kimi eski ağların yıldızının yavaş yavaş sönmeye başladığı da ayan beyan ortada.
  • En ciddi gelişimi gösterenler, Scroll (%453), ICP (%37), zkSync (%32) ve Moonbeam (%5) olarak sıralanıyor.
  • Geride kalanlarda ise Algorand (-%57), Filecoin (%-44) ve IPFS (-%42) başı çekiyor.

Geliştiriciler hangi kullanım alanlarında yoğunlaşıyorlar?

Geliştiricilerin ağlarda katkı yaptıkları uygulamalara baktığımızda ağırlığın DeFi ve NFT alanında olduğunu görüyoruz. Örneğin Ethereum üzerinde en çok trafik alan en büyük 15 akıllı kontratın 10 tanesinin merkeziyetsiz finans (DeFi), ikisinin ise NFT alanında olduğunu görüyoruz.

En yüksek trafiğe sahip Ethereum akıllı kontratları. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 146

“Peki ya DeFi içindeki geliştiriciler hangi alanlara rağbet ediyor?” diye soracak olursanız, aşağıdaki tablo bu konuda yıllar itibariyle nasıl bir gelişim olduğu konusunda güzel bir fikir verebilir bizlere.

DeFi üzerindeki uygulama alanlarında geliştiricilerin yıllar itibariyle dağılımı. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 155

Gördüğünüz gibi, DeFi alanındaki geliştirmelerin yaklaşık yarısı merkeziyetsiz alım-satım platformları (bir diğer deyişler merkeziyetsiz borsalar) ve stabil paralar alanında olmuş. Onları, likit staking, kredi verme, mevduat, köprü ve gerçek dünya varlıklarının tokenleştirilmesi projeleri izlemiş.

NFT alanında ise karşımıza ilginç bir tablo çıkıyor. Aşağıda ay ay NFT alanında yapılan akıllı kontrat geliştirmeleri görüyorsunuz.

Farklı ağlara yüklenen NFT kontratlarının aylık olarak gelişimi/dağılımı. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 165

Geliştirici sayılarında ciddi bir hakimiyeti olan Ethereum’un NFT geliştirmesi alanında geride kaldığını görüyoruz. Burada liderliği geçtiğimiz yıl ortaya çıkan Ordinals akımının sürüklediği Bitcoin ve ucuz işlem ücretlerinin hareketlilik getirdiği Solana’da olduğu görülüyor. Ethereum yüksek işlem ücretleri nedeniyle NFT’ye değil ancak DeFi gibi büyük meblağların oynadığı alana hitap edebiliyor artık.

Nerelerde konumlanıyor geliştiriciler?

Son olarak, geliştiricilerin hangi bölgelerde yoğunlaştığına baktığımızda, ABD’nin liderliğini korusa da, kripto dünyasındaki geliştiricilerin %74'ünün ABD dışında olduğu dikkat çekiyor.

Ülkelere göre geliştiricilerin dağılımı. Ülkemiz için rakam tam olarak verilmese de, renk skalasından yaklaşık %3 civarı olduğu görülüyor. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 177

Geliştiricilerin coğrafi olarak dağılımına baktığımızda ise dağılımın zaman içinde gelişmiş bölgelerden gelişmekte olanlara doğru kaydığını görüyoruz.

Bölgelere göre geliştiricilerin paylarının yıllar içinde değişimi. Kaynak: Electric Capital Developer Report 2023 Sayfa 175

Sonuç

Geliştiriciler kripto ekosisteminin can damarı ve geliştirici sayılarındaki değişimler kripto için geleceğin bir öncü göstergesi. 2022 yılında yaşanan krizlerin arkasından gelen kripto kışının geliştirici sayılarında uzun süredir devam eden yükseliş trendine bir darbe vurduğu kesin. Yine de, ekosisteme daha çok katkı veren, tecrübeli geliştiricilerin üretmeye devam etmesi, gelecek için hâlâ umutlarını sürdürdüklerini gösteriyor. Geliştiricilerin üretim yaptıkları ağlar konusunda seçici davranıyor olmaları, bize gelecekte hangi ağların kullanıcıya farklı ve gelişmiş uygulamalar sunabileceği konusunda ilginç ipuçları da veriyor. Developer Report bu ve benzeri pek çok çıkarımı yapmak için bize engin bir veri hazinesi sunuyor. Önümüzdeki dönemde de çıkardıkları raporları yakından takip etmeye devam edeceğiz.

Umut Gökbayrak

Ak Sakallı Yazılımcı

İşten çıkartmalar (layoff) ve iflaslar

Burada ilk başlıkta değinmek istediğim husus biraz Türkiye’ye özgü.

Türkiye’de herkesin derinden hissettiği bir yüksek enflasyon ve TL’nin değer kaybetmesi mevzusu var. TL değer kaybedince, yabancı para birimi üzerinden yapılan ithalatın maliyeti artıyor ve bu durum da haliyle, max 3–6 ay içerisinde tekrardan tüketici fiyatlarına yansıyor. En nihayet, yine yeniden enflasyon artıyor, TL değer kaybediyor, enflasyon artıyor ve TL yine değer kaybediyor…

Kendi içinde sarmal bir durum bu.

Lakin, hepimizin malumu, Türkiye’de neredeyse 2 yıldır Merkez Bankası yabancı para birimlerini, piyasaya doğrudan müdahale ederek baskılıyor. Sonucundaysa, diğer para birimlerine karşı TL, ben bu yazıyı yazdığım 21 Şubat 2024 itibariyle aşırı değerli bir pozisyonda.

Peki bu durum neye yol açıyor?

Maalesef ki, Türkiye’den yazılım ihracatı yapan şirketlerin yabancı rakipleriyle rekabet edememesine yol açıyor. Örneğin varsayalım ki bu sene ülkede enflasyon %100 oldu. İşveren de personel maaşlarına enflasyon oranında zam yaptı. Peki son 1 yılda Dolar/Euro ne kadar arttı? Kabaca %50. Peki işveren bu durumda çalışanlarının maaşlarını Euro bazında %50 arttırmış olmadı mı? Oldu.

İnanın bu oran, dünya standartlarından bakıldığında inanılmaz, akıl almaz bir oran. Avrupa’da şirketler genelde yılda %2–5 arası ve ancak çok istisnai kişiler için %5–10 arası zam yaparlar. Sizin Euro bazında personel maliyetinizin yılda %50 artması onların idrak edebilecekleri bir şey dahi değil.

Eğer ki 2024 süresince de, Dolar ve Euro kuru bu şekilde baskılanmaya devam ederse, maaşları Türkiye’de ödeyen ve ürettiği yazılım ve servisi yurt dışına ihraç eden şirketlerin çok ciddi bir kısmı, bu işi artık sürdüremeyecektir.

Diyelim ki, bu sene de kur baskılama politikası devam ederse ne olur?

İşverenin elinde iki seçenek kalır: Ya maaşları bu sene artık enflasyon oranında arttıramaz, yani Dolar/Euro kur artışına yakın bir yerlerde tutmaya çalışır, ya da müşteriye yansıyan fiyatını Dolar/Euro bazında arttırır. Bahsini dahi etmek istemesek de, üçüncü bir seçenek de doğal olarak, şirketin iflas etmesi, personel azaltmasına gitmesi (layoff) ya da yurt dışı merkezli bir şirketse de Türkiye ofisini kapatması demektir.

Elbette ki, çok katma değerli bir iş yapıyorsanız, yani bire üretip ona satabiliyorsanız sorun yok. Ama eğer çoğunluğun yaptığı gibi, %20–30 marjlar ile çalışıyorsanız, üzgünüm. Maalesef durum bu.

AI uygulamaları

2023 App Store ve Google Play’de benim vurkaç AI uygulamaları dediğim mobil uygulamaların anlamlı paralar kazandıkları bir yıl oldu. Yaşlanınca neye benzeyeceksin söyleyen, sesini/yüzünü değiştiren, çocuğun için uyku öncesi masalı üreten şeyler gibi, eğlencelik uygulamaları kastediyorum.

2023’te altın çağını yaşayan bu tür uygulamalar için 2024 de bence yine altın bir yıl olmaya devam edecek gibi duruyor. Ama yıl sonuna doğru, Gemini, Sora, DALL-E, Midjourney ve diğer motorlardaki gelişmeler devam ettikçe bu durumun artık biraz biraz değişmeye başlayacağını düşünüyorum.

İnsanlar er ya da geç bu tarz kendini tekrar eden uygulamalardan sıkılacaklar. App Store’lardaki örneklerin sayısı binlerce olduğunda da, bu işlerden vurkaç hızlı para kazanmak da gitgide zorlaşacak. O nedenle eğer böyle bir niyetiniz varsa, elinizi çabuk tutmanızı öneriyorum.

Ayrıca AI alanında artık bu sene büyük oyuncuların sahneye gerçek manada ticari uygulamalarla çıktıkları yıl oluyor. Microsoft Copilot, Google Gemini ve benzerleri kendisinden söz ettirmeye başlayabilirler. Bu durum da artık bu tarz vurkaç işlerden para kazanılabilecek alanları daraltmaya başlıyor.

OpenAI’ın GPT Store’unun muhteşem potansiyeline rağmen, bir marketplace olarak çok kötü yönetildiğini düşünüyorum. Bu nedenle, o yüksek potansiyelini kullanabilecek mi? Tereddütlüyüm.

Son olarak, AI alanında artık yavaş yavaş B2B dikey uygulamaların da hayatımıza girmeye başlayacağını düşünüyorum. Örneğin, sözleşme işinde elimiz ayağımız olacak bir AI for Legal, pazarlama bütçemizi yönetecek AI for Ad Spend gibi uygulamalar bu sene bence iyice artacak ve bir iki oyuncunun pazarda liderliği alıp fark yaratmayı başarmasını bekliyorum.

Ofise Dönüş ve Hayatı Sorgulayış

Pandemi bitince, 2022’de tek tük bazı şirketler çalışanlarını ufak ufak ofise geri çağırmaya başlamıştı. Durum, 2023’te giderek hız kazandı ve bugün 2024’te artık en azından hibrit pozisyonların tekrardan norm olmaya başladığını görüyoruz. Görünen o ki, şirketler artık personelini en azından haftada birkaç gün ofiste görmek istiyor.

Bu durum yazılım geliştiricileri hayatı sorgulamaya, girişimci olmaya motive etmeye, freelancer olmaya, hatta bazılarını dijital göçebe olmaya doğru itiyor. Ben bu sene de bu trendin hızlanarak devam etmesini bekliyorum.

Bu esnada uyarmadan geçmeyeyim. Hem Türkiye’de hem de global ekonomide yatırım ve yatırımcı bulmanın çok zor olduğu bir dönemden geçiyoruz. İş fikriniz her ne ise, eğer yatırımcının parasına bağımlı bir şekilde işe başlıyorsanız; haftada 40 saat gidip geldiğiniz, garanti maaşınızı aldığınız işinizden vazgeçmeden önce bir kez daha düşünün.

Evet, hayatı sorgulamak için çok doğru bir zamanlama. Ama haftada ofiste 40 saat çalışmaktan kaçarken kendinizi çok daha konforsuz bir yerde haftada 80 saat çalışır şekilde bulmak istemiyorsanız, hesabınızı kitabınızı çok doğru yapmanız iyi olabilir.

Ziyahan Albeniz

Research & Content Development Manager

2024 yılı yazılım trendleri konusunda Muhammed Hilmi Bey bana ne zaman yazsa, önce teveccühünden ötürü memnuniyet duyar, hemen akabinde de kara kara düşünmeye başlarım.

Manşetlerin çok kolay eskidiği, herkesin, her gelişmenin McLuhan’ın dediği gibi sadece 15 dakika ünlü olup, gündemde kalabildiği dünyamızda koskocaaa bir 365 gün için tahminde bulunmak, psişik yetenekler de gerektiriyor.

Ama olan biteni şöyle bir gözlerimin önünden geçirdiğimde, okurların da affına sığınarak birkaç tahminde bulunabilirim.

Yılın en büyük bombası uzun süredir sessizliğini koruyan Google’ın Gemini hamlesiydi diyebiliriz. Nasıl oldu da bu kadar uzun süre sessiz kalabildiğine Gemini ile ikna edici bir cevap verdi Google. Çok zaman geçmedi ki Bard ürününü de Gemini olarak yeniden adlandırıp, 2 aylık ücretsiz erişime sundu.

Her zaman filler tepişirken çimenler ezilmiyor tabii. Fillerin tepişmesinin çimenlere müspet katkısı da oluyor. Bu yazının yazıldığı gün, Google’ın hamlelerinden sonra OpenAI’ın günlük kullanım limitlerini kaldırdığı haberi tribünlerde dalgalanmalara sebep oldu.

Google’ın Gemini’yı, Microsoft’un Copilot’ı, adı devlerin arasında anılmasa da Rabbit R2 isimli ürünü geliştiren start-up akıllara uygulamalardaki arayüzlerin adam akıllı değişeceğini getiriyor. Ses ve/veya metin ile her şeyi kontrol edebileceğiniz; Delphi tapınağındaki bilge gibi siyah ve ketum bir ekrandan tüm sorularınıza cevap verip, tüm isteklerinizi yapabilen akıllı sistemler yaygınlaşmaya devam ettikçe, bugün başlı başına bir title hasredilen arayüz geliştiriciliğinin pabucu dama atılır mı dersiniz?

Burada sözünü etmek istediğim üç önemli gelişme daha var: Bunlardan ilki açık kaynak dil modellerinin yaygınlaşması. Meta’nın Llama’sı birkaç gün önce yeni bir sürümünü duyurdu. Llama üzerine CodeLLama gibi pek çok ince ayar yapılmış, özel veri setleriyle butikleştirilmiş modeller de çıktı. Nitekim Trendyol da LLama’yı kullanarak bir dil modeli geliştirdiklerini söyledi.

Açık bir model olmasına rağmen milyar dolarlık değerlemelere ulaşan Fransız orjinli Mistral gibi firmalar, yeni bir ekosistemin ayak seslerini duymamızı sağlamıyor mu? MistralX’in pek çok benchmark’de GPT 3.5’i solladığı belirtiliyor. Bunu da not etmek isterim.

Diğer bir trend ise modellerin daha kompakt hale gelmesi. Bunun ilk kullanım alanı olarak Google’ın Gemini Nano’su ile taşınablir cihazlar olduğu sinyalleri gelmişti. Sonra Microsoft Phi-2 ile zannediyorum ki parametre optimizasyonu alanında rekor kırıldı. 1.2 milyar parametre ile çok kompakt bir model yayınlandı. Bu modeller az parametre ile büyük işler yapıyorlar. En önemli artıları da reasoning, yani mantıksal karar verme, seçenekler arasında kontekste ve ihtiyaca en uygun olanı seçebilme gösteriliyor.

OpenAI, Functions özelliği ile dil modellerinin çevreleri ile öntanımlı fonksiyonlar vasıtası ile nasıl iletişime girilebileceğinin hayallerini bize kurdurmuştu. En yaygın LLM frameworklerinden biri olan Langchain’in sayısı epey bir yekunu bulan agent’lerı, aslında bu küçük dil modellerinin ne kadar işlevsel olabileceğini de gösteriyor. Taşınabilir bir cihazda, öntanımlı fonksiyonlar ile beslendikten sonra en az parametre, dolayısıyla en optimum boyut ve işlem hacmi kapasitesi ile en iyi kararı veren dil modeli taşınabilir ve giyilebilir tüm cihazlarda yer alabilecek kanaatindeyim.

Son olarak da güzel dilimiz Türkçe’nin desteği konusuna değinmek isterim. Bildiğim kadarıyla Türkçe dilini en iyi anlayan dil modeli şu an OpenAI’ın GPT’si. Sahipli bir model olduğu için de güzel dilimiz Türkçe’yi kullanmak isteyenler bu firmaya bağımlı kalmaya devam edeceklerdi. Ama iki önemli gelişme var ki 2024 “tahminlerim” yazısında söz etmezsem olmaz. Bunlardan ilki beni gerçekten heyecanlandıran Cohere firması tarafından geliştirilen 100’den fazla dili destekleyen Aya isimli modelde Türkçe’ye de yer verilmiş olması. Diğer yandan Türkiye’den uzmanlar da Kanarya-2B adında Türkçe kaynaklar ile eğitilmiş, bir dil modelini Huging Face üzerinden kullanıma sundular.

Hasılı, arayüzlerin giderek sadeleşip, belki bir bas konuş butonu basitliğinde olacağı günler bizi bekliyor olabilir. Pek çok cihazda buna cep telefonlarımız, saatlerimiz, akıllı ev aletlerimiz örneğin, akıllı modellere sahip olabileceğiz. Konuştuğumuz dili anlayan ve isabetli kararlar verebilen (reasoning) bu modeller de Türkçeyi de inanıyorum ki görebileceğiz.

--

--

Muhammed Hilmi Koca

Alaturka Yazılımcı@roofstacks, Bilişim Hareketi Yayını Editörü, #HavadanSudan, #Yazılım, #Teknoloji https://superpeer.com/muhammed