Yazılımcı Kavgaları ve Yazılımcı Nefreti Hakkında Birkaç Kelam

Muhammed Hilmi Koca
3 min readFeb 18, 2022

--

Photo by Johann Walter Bantz on Unsplash

Özellikle Twitter’da son dönemde yazılımcılar arası -gereksiz- kavgalar, linç olayları vesaire oldukça arttı. Bunun yanında yazılımcılara karşı ciddi bir antipati de oluşmaya başladı. Bu durum ve gerginlik Ekşisözlük’te açılan bir başlıkla daha da arttı.

Bu konu hakkındaki düşüncelerimi dün(17 Şubat 2022) Twitter’da bir silsile halinde paylaşmıştım. Ama hem uzun olduğu için hem de daha kalıcı ve erişimi kolay olan blog formatında da not düşmek için burada da paylaşmak istedim.

Not: Buradan sonrası ufak tefek tashihler dışında Twitter’daki paylaşımımla aynı sayılır. O paylaşımı okumuşsanız tekrar vakit harcamak istemeyebilirsiniz.

Son dönemdeki yazılımcılar arasındaki kavgalar ve yazılımcılara karşı oluşan antipati hakkında şahsi gözlemlerim şu şekilde:

Öncelikle yazılımcı egosu dediğimiz şey gerçekten var. Bu kadar az eforla(öğrenme geçmişi hariç) bu kadar çok katma değer üretme potansiyeli olan bir meslek -bildiğim kadarıyla- yok. Bu ego belki de olması gereken bir şey. Ama -kendisi tarafından- sınırlanmayınca ve önü alınmayınca kişinin ancak toksikliğini artırıyor. Bu konuda aşağıdaki silsileyi okumanızı tavsiye ederim:

Diğer yandan toplumda genel olarak başarılı kişilere karşı olumsuz yaklaşım gerçeği var. Bunun yanında görece yüksek kazanan kişilere karşı(şu ana kadar başta doktorlar, avukatlar vs) gıpta-haset arasında gidip gelen duygular besleniyor.

Bunların üzerine ekonomik kriz ve siyasi atmosfer nedeniyle insanların gerginliğini, mutsuzluğunu ekleyince verilen reaksiyonlar kat kat daha şiddetli oluyor.

Özellikle dövizin ralli yaptığı dönem -tüm ülke gibi- yazılımcıların da gündemini işgal etmesi ve döviz kazananların diğerlerine bunu salık vermesi, diğer yandan yazılımın iyi kazandırdığının sürekli reklam edilmesi public bir ortamda ister istemez sektör dışındaki -çoğu canı burnunda ekonomik vaziyeti takip eden- insanların bakışını daha fazla haset noktasına kaydırdı. Akabinde insanların ev, araba, kahve makinesi, setup vs. gibi yıllardır yaptığı paylaşımlar daha da göze batmaya başladı.

Elbette her sektörde olduğu gibi burada da toksik insanlar var ve bunları sırf gösteriş için paylaşabiliyor. Ama çoğunluğun böyle bir niyet taşımaksızın salt paylaşma güdüsünden ötürü paylaştığını düşünüyorum. (Bunun yanı sıra kimsenin paylaşımına karışmak haddim olmasa da “taşrada memur çocuğu -ve dahi ve köy çocuğu-” olmamdan mütevellit bir hassasiyetle ortalama bir vatandaşın erişemeyeceği şeyler paylaşmamaya gayret ediyor, kendi adıma bunda fayda görüyorum).

Yine public ortamda olmamız nedeniyle sektör dışındaki insanlar setup’ları lüks olarak gördüğü için gösteriş yapıldığını düşünebiliyorlar. Bunların yazılımcının verimliliğini artıran alet çantası olduğunu bilmiyorlar/algılayamıyorlar.

Diğer konu ise ülkedeki genel gerilimin, üstüne sosyal medyadaki toksiklik seviyesinin artmasından biz de nasibimizi alıyoruz.

Kimi zaman geyik olarak başlayan gereksiz tartışmalar, binlerce insanın vaktini ve enerjisini sömüren kara delikler haline geliyor ve rahatlıkla birbirimize giriyoruz. Bu da hepimizi sektör dışına karşı daha da itici gösteriyor.

Elbette her -hatta çoğu- eleştiri linç değil. Ama saçma da olsa konuyu seviyeli tartışmayı veya tepki göstermeyi artık çok beceremiyoruz. Büyük laflar ederken gelecek -haklı- tepkileri düşünüp ona göre bir üslup benimsemek hepimizin akıl sağlığı için faydalı olabilir.

Ekşi’deki malum başlığa da biraz baktım. Buradaki yazılımcıların çalışmayıp goygoy yaptığından, aslında teknik olarak boş olduklarından falan söz etmişler.

Öncelikle şu basit olguyu ifade etmek gerek:

Belli bir kitleye sahip olmak kişilerin iyi yazılımcı olduğunu göstermediği gibi, çok goygoy yapması veya teknik paylaşım yapmaması da kişinin boş olduğunu göstermez.

Mesela benim bülten yazıyor olmam iyi yazılımcı olduğumu değil çok blog okuduğumu gösterir. Yazdığım teknik bloglar ise o konu hakkında bilgim olduğunu gösterir.

Öte yandan goygoy yapmak isteyen biri Twitter’da 1 saat geçirse bile rahatlıkla onlarca tweet atabilir. Ayrıca orada kastedildiğini düşündüğüm yazılımcıların dünya kadar -dolu- açık kaynak projesi ve ürettiği içeriği var.

PR ise bu işin doğasında var. Ve maalesef olması da gerek(acı tecrübeyle öğrenenlerdenim). Ama hiçbir şirket, parasını çöpe atmak istemez. Sırf PR’a kanıp işe almaz, aldıysa bile yıllarca çalıştırmaz.

İşin özü, sorun tek taraflı değil. Hayatın her alanında olduğu gibi hiçbir şey siyah beyaz değil. Ve tabi bunların tamamı subjektif düşünceler. sektörün bilirkişisi gibi yazdığıma bakmayın.

Eyyorlamam bu kadar.

Zatınıza çook iyi davranın.

--

--

Muhammed Hilmi Koca
Muhammed Hilmi Koca

Written by Muhammed Hilmi Koca

Alaturka Yazılımcı@roofstacks, Bilişim Hareketi Yayını Editörü, #HavadanSudan, #Yazılım, #Teknoloji https://superpeer.com/muhammed